SİTE AİDATININ ÖDENMEMESİ SEBEBİ İLE KİRALANANIN TAHLİYESİ
  
  
   - 
    Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/13989 E. , 2018/2523 K.
    
    “İçtihat Metni”
    
    MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ
    
    Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın
    
    reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine;
    
    temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği
    
    düşünüldü:
    
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    
    Davacı; taşınmazı 08.11.2010 da satın aldığını, önceki malikle yapılan sözleşmeyi kabul etmediğini
    
    ancak iyiniyetli olarak davalının taşınmazda kalmasına izin verdiğini, davalının ise hiç kira ödemediği
    
    gibi elektrik, su ve site aidat borçlarını da ödemediğini, buna ilişkin davalıya 20.07.2012 keşide tarihli
    
    ihtar gönderildiğini ileri sürerek, kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
    
    Davalı; önceki malik ile yapılan 01.01.2007 başlangıç tarihli sözleşme gereği 2012 Aralık ayına kadar
    
    kira parasının ödendiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    
    Mahkemece; davacı yeni malikin davalıya satın alma ihtarı göndermediği gerekçesiyle davanın reddine
    
    dair verilen karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’ nın 06.03.2014 tarih ve 2014/1060 E.
    
    2014/2690 K sayılı ilamı ile; ”Yeni malik tarafından, önceki malikle yapılan 01.01.2007 tarihli
    
    sözleşmeye dayanılarak 09.05.2011 tarihinde davalı borçlu … aleyhine başlatılan … 2. İcra
    
    Müdürlüğünün 2011/3134 sayılı takip dosyası ihtar niteliğinde olup, takip talepnamesinde 4.900 TL
    
    ödenmemiş 7 aylık kira bedelinin tahsili talep edilmiştir. Davalı borçlu itiraz dilekçesinde kiracılık
    
    ilişkisine karşı çıkmayarak borcu olmadığını bildirmiştir. Bu durumda kiracılık ilişkisi kesinleşmiş
    
    olduğundan mahkemece önceki malikle yapılan 01.01.2007 tarihli kira sözleşmesi hükümleri üzerinde
    
    durulup, davacıya ihtar konusu alacağın içeriği de açıklattırılıp sonucuna göre karar verilmesi
    
    gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
    
    Mahkemece; bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne dair
    
    verilen karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’ nın 21.10.2015 tarih ve 2015/5969 E. 2015/8805 K
    
    sayılı ilamı ile; ”Eski malikle yapılan sözleşme 01.01.2007 başlangıç tarihli, 6 yıl süreli ve yıllık kira
    
    bedeli 8.400-TL olup, kira bedelinin eve yapılacak tadilat karşılığı olduğu belirtilmiştir. Sözleşmenin özel
    
    hükümler 3. maddesinde; “ Kiracının odalara, tuvalet ve balkonu tik ağacından yaptıracağı toplam keşif
    
    bedeli 55 milyar TL. olup evin tamamı yaptırıldıktan sonra karşılığında 2012 Aralık ayı sonuna kadar
    
    ücret ödemeyeceği” kararlaştırılmıştır. Bozma ilamımızda önceki malikle yapılan 01.01.2007 tarihli kira
    
    sözleşmesinin yukarıda açıklanan özel hükmü üzerinde durulup sonucuna göre bir karar verilmesi
    
    gerektiğine işaret edilmişken bozma kararı yerine getirilmeden karar verildiği görülmektedir. Öncelikle
    
    yukarıda açıklanan sözleşme hükmü üzerinde durulup gerekli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra
    
    sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olmuştur.”
    
    gerekçesi ile bozulmuştur.
    
    Mahkemece; bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar
    
    verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    
    
    1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delilerin takdirinde bir isabetsizlik
    
    bulunmamasına göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    
    2- Davacının aidat bedelleri yönünden temerrüt nedeniyle tahliye talebine yönelik temyiz taleplerinin
    
    incelenmesine gelince;
    
    Türk Borçlar Kanun’unun 310. maddesinde sözleşmenin kurulmasından sonra kiralanan herhangi bir
    
    sebeple el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olur düzenlemesi bulunmaktadır. Aynı
    
    kanun’un 315. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen
    
    kira parasının veya yan giderin muaccel (istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede
    
    ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin
    
    feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en
    
    az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür. Kira parası
    
    götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğundan kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri
    
    kiracıya ait olmak koşuluyla konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesi gerekir. Bundan ayrı,
    
    sözleşmede özel bir koşul kabul edilmişse bu hususta gözönünde tutulmalıdır. Açıklanan şekilde
    
    yapılmayan ödemeler yasal ödeme olarak kabul edilemez. Ancak teamül haline gelmiş bir ödeme şekli
    
    varsa bu şekilde yapılan ödemede geçerlidir.
    
    Somut olayda; davalı kiracı ile önceki malik arasında düzenlenmiş olan 01/01/2007 başlangıç tarihli
    
    kira sözleşmesinin özel hükümler 2. maddesinde yan giderlerden olan elektrik, su ve aidat giderlerinin
    
    davalı kiracı tarafından zamanında ödeneceği kararlaştırılmıştır. Türk Borçlar Kanun’unun 315. maddesi
    
    hükmü uyarınca yan gider olan aidat borcunun ödenmemesi de temerrüt nedeniyle tahliyeye esas
    
    oluşturur. Sözleşmenin özel hükümler 3. maddesinde kiracının 2012 Aralık ayı sonuna kadar kira borcu
    
    omadığı belirlenmiş ise de, 2. maddeye göre kiracı adiat bedellerini ödemek zorundadır. Davacının … 2.
    
    İcra Müdürlüğü’nün 2011/3134 esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine 09/05/2011 tarihinde haciz ve
    
    tahliye istemli olarak başlattığı icra takip dosyasında kira alacağı yanında ayrıca 1.925,00 TL aidat
    
    bedeli alacağını da talep ettiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece; yukarıda açıklanan ilkeler
    
    ışığında davacının talep ettiği adiat bedellerinin ödenip ödenmediği araştırılıp aidat alacağı yönünden
    
    temerrüt koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi
    
    gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı
    
    gerektirmiştir.
    
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz talebinin REDDİNE, ikinci
    
    bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına
    
    BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun
    
    geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak
    
    üzere, 15.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.