Uluslararası güçlerin Türkiye ve Türk milleti üzerine
   
   hesapları, planları ve projeleri sadece günümüzde
   
   yaşanan gerçeklerle sınırlı ve yakın tarihimize ilişkin
   
   bir gerçek değildir. Tarihin derinliklerinden gelen çok
   
   uzun bir geçmişe dayanır. Haçlı Seferlerinden, Osmanlı
   
   İmparatorluğu’na; Kurtuluş Savaşı’ndan, Türkiye
   
   Cumhuriyeti’nin kuruluşuna ve günümüze kadar
   
   sürdürülen emperyalist planların ve projelerinin tarihi
   
   bu kadar gerilere gitmektedir. Bu plan ve projelerin
   
   temelinde önce Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması
   
   ve bölüşülmesi vardı. Emperyalist ve sömürgeci
   
   güçler Sevr Antlaşması ile ulaşamadıkları hedeflerine
   
   Kurtuluş Savaşı Zaferimiz sonucunda kurulan Türkiye
   
   Cumhuriyeti’nin parçalanarak bölüşülmesi planlarını
   
   hazırlayarak uygulamaya koydular. Güzel ülkemizin parçalanması ve bölüşülmesi projesinin günümüzdeki
   
   ana aracı başta PKK-PYD-YPG olmak üzere DAEŞ ve diğer taşeron terör örgütleridir.
   
   Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Hükümeti ve yüce Türk milleti uluslararası dış destekli taşeron
   
   terör örgütlerine karşı bütün gücüyle, kararlılıkla ve inançla büyük özverilerle verdiği mücadele ile
   
   teröre geçit vermemektedir.
   
   Devlet kurumlarımızın ve güvenlik birimlerimizin terör örgütlerine karşı gerçekleştirdiği operasyonlarda
   
   ele geçirdiği silah-teçhizat, askeri araç-gereçlerin miktarı ve elde ettiği bilgiler özellikle aynı
   
   bütünün parçaları olan değişik adlar altındaki PKK-PYD-YPG terör örgütlerine milletimizin malumu
   
   olan emperyal güçlerin sağladığı çok büyük ölçekli dış destek geçmişle kıyaslanamayacak kadar bir
   
   miktara ulaşmıştır. Açık ifadesiyle teröre sağlanan dış destek günümüz koşullarında ulaşılabilecek
   
   en yüksek zirveye çıkmıştır. ABD’nin PYD-YPG’ye sağladığı silah desteği örneğinde görüldüğü gibi
   
   ağır zırhlı araçların sağlanmasına kadar vardırılmış ve eskiden farklı olarak artık gizleme ihtiyacı
   
   duymadan açıkça ve göstere göstere silah desteği sağlanmaktadır. ABD sözde Rakka operasyonuna
   
   hazırlık amacıyla YPG’yi gelişmiş silahlar ve zırhlı araçlarla donatmakta, uçaklarıyla sürekli
   
   askeri malzeme sevkiyatı yapmaktadır. ABD, PKK-PYD-YPG’ye alabildiğine askeri ve siyasi destek
   
   sağlamaktadır. ABD, sözde PKK’yı terör örgütleri listesinde tutarken ikiz kardeşleri PYD-YPG’yi
   
   terör örgütü olarak kabul etmemekte, Suriye’deki askeri ittifak kurduğu bir örgüt olarak kabul
   
   etmektedir.
   
   Bu gerçekleri dikkate alarak PENÇE-KİLİT operasyonunu stratejik ve milli çıkarlarımız açısından
   
   değerlendirmemiz gerekir. Fırat Kalkanı operasyonuna, başkalarının gözünden değil kendi milli
   
   çıkarlarımız açısından bakmalı ve değerlendirmeliyiz. Türkiye’nin bugün Suriye’de yürüttüğü Fırat
   
   Kalkanı operasyonu başarılı bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve kahraman Mehmetçiklerimizin
   
   büyük özverileriyle hedefine ulaşmıştır. DAEŞ Türk askerinin başarısı sonunda çok ağır bir
   
   darbe yemiş ve Fırat Kalkanı operasyonun icra edildiği alanlarda elinde tuttuğu topraklardan atılmıştır.
   
   Türk Silahlı Kuvvetleri Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında El Bab’a karşı başlattığı harekât
   
   hedefine ulaşmış, kentin tamamını kontrolü altına almış ve temizlik hareketiyle DAEŞ teröristlerini
   
   saklandıkları yerlerden söküp atmıştır.
   
   El Bab’ın ele geçirilmesi, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir bölgenin kurulması stratejisinin
   
   başarıya ulaştırılması ve PYD-YPG hayallerinin gömülmesi açısından büyük öneme sahiptir.
   
   Böylece Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve milli birliğine uzanan taşeron terör örgütlerinin ve bu
   
   örgütlere ağır silahlar dâhil her türlü lojistik destek sağlayan eller kırıldı, Türkiye’nin bekasına yönelen
   
   tehditleri tamamen yok edecek bir süreç başlamıştır.
   
   Rus 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğini alan Ermeni teröristlerinin, yüzlerce Azeri Türkünü
   
   katlettiklerini unutmadık ve unutmayacağız. Ermeni terörünün insanlık ve soykırım tarihine geçmiş
   
   olan vahşetini her fırsatta ve ortamda dünya kamuoyuna hatırlatmak ve görmeyen gözlere bu soykırım
   
   vahşetini göstermek duyurumundayız. Ermenistan’ın Hocalı Soykırımı, Azerbaycan Türklerine
   
   ve insanlığa yönelik terör ve bir insanlık suçudur. Bunu şiddetle telin ederken Azerbaycan’a derin
   
   üzüntülerimizi ve başsağlığı duygularımızı iletiriz.
   
   Vatanımız için şehit olan bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz, Ruhları şad olsun, vatan
   
   size minnettar.
   
   Saygılarımla