Avrupa Birliği Rekabet Hukukunda Para Cezalarının Uygulanması
  
  
   
    
     
      AVRUPA BİRLİĞİ REKABET HUKUKUNDA
     
    
   
   
    
     
      PARA CEZALARININ UYGULANMAS
     
     I
    
   
   
    
     
      Cihan AKTAŞ – Haluk ARI
     
    
   
   
   
   
   
   
    
     
      I.
     
     
      GİRİŞ
     
    
   
   
   
   
    
     Para cezaları, rekabet hukukunun etkin bir şekilde uygulanmasında en önemli araç
    
    
     olarak görülmektedir. Bu nedenle, rekabet kanununa sahip her ülkede, bu ka
    
    
     nunun ihlalinde,
    
    
     ihlal edenlere çeşitli cezaların verileceği öngörülmüştür.
    
    
     Para cezasının etkin bir yaptırım aracı olduğu kabul edilirken, uygulama sürecinde,
    
    
     verilen cezalar tartışma konusu olmuştur. Başlıca eleştiriler cezaların hangi kriterlere göre
    
    
     ve
    
    
     rildiğinin belirsiz olduğu, cezalandırma sürecinin şeffaf olmadığı ve kararlarda tutarsızlık
    
    
     olduğu yönündedir.
    
   
   
   
   
    
     Bu tartışmalar neticesinde, ceza takdirine yönelik olarak bazı ülkeler kanunlarında
    
    
     detaylı açıklamalara yer verirken, bazı ülkelerse, kanunları
    
    
     nda geçen cezaya yönelik genel
    
    
     ifadeleri yayınladıkları rehberlerle açıklama yoluna gitmişlerdir.
    
    
     Bu çalışmada, Avrupa’da rekabet hukuku uygulamalarında öncü olan Avrupa Birliği
    
    
     Komisyonu’nun yayınlamış olduğu rehber esas alınmış, yine benzer amaçla ulusal
    
    
     nitelikte
    
    
     rehber yayınlayan İngiltere ve Hollanda uygulamaları da incelenmiş ve bunlardan yola
    
    
     çıkılarak Türkiye için bir değerlendirme yapılmıştır.
    
   
   
   
   
    
     
      II.
     
     
      AVRUPA BİRLİĞİ KOMİSYONU UYGULAMASI
     
    
   
   
   
   
    
     Genel Uygulama Tüzüğü olarak adlandırılan 17/62 sayılı Konsey Tüz
    
    
     üğü’nün 15.
    
    
     maddesi rekabet hukuku ihlallerinde uygulanacak para cezalarını düzenlemektedir. Altı
    
    
     paragraftan oluşan maddenin ilk paragrafı usuli ihlallere uygulanacak para cezalarına ilişkin
    
    
     hükümleri, ikinci paragrafı ise esasa ilişkin ihlallere uygulanacak cezaları içermektedir.
    
    
     15(2). madde, Komisyon’a, Roma Antlaşması’nın 81 veya 82. maddelerini
    
    
     1
    
    
     kasten
    
    
     veya ihmalen ihlal eden teşebbüs veya teşebbüs birliklerine bir önceki yıl cirosunun %10’unu
    
    
     aşmamak kaydıyla para cezası verme yetkisini tanımıştır. 1
    
    
     7 sayılı Tüzüğün, Komisyon’un
    
    
     ceza verirken dikkate alması gereken hususları sadece “ihlalin ağırlığı ve süresi” olarak
    
    
     göstermesi
    
    
     
      2
     
    
    
     nedeniyle, Komisyon’un cezalandırma politikasına ilişkin tek yasal sınırlamanın,
    
    
     verilen kararın ve hukuki dayanaklarının, T
    
    
     opluluk mahkemelerinde temyiz talebiyle
    
    
     yapılacak denetimi olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
    
    
     
      3
     
    
   
   
   
   
  
   
   
   
    
     Komisyon’un ceza vermesinin iki amacı bulunmaktadır: Teşebbüse ihlal nedeniyle
    
    
     parasal bir yaptırım uygulamak ve ihlalin tekrarlanmasını önlemek ve aynı ihlalin
    
    
     başka
    
    
     teşebbüsler tarafından gerçekleştirilmemesi için caydırıcı olarak kullanmak. Bunlardan
    
    
     ikincisi olan cezaların caydırıcı amaçla uygulanması özellikle son zamanlarda ön plana
    
    
     çıkmaktadır. Dyestuffs
    
    
     
      4
     
    
    
     davasında BASF, 15. maddenin amacının geçmişteki dav
    
    
     ranışların
    
    
     cezalandırılması olmadığını, ihlalin tekrarının önlenmesi olduğunu bu nedenle Komisyon’un
    
    
     3 üncü madde gereğince bu durumu sağlamak için bir karar almasının yeterli olduğunu iddia
    
   
   
    
     etmiştir. Buna karşın Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD), 1
    
    
     5. maddenin böyle bir
    
    
     sınırlama öngörmediğini belirterek; “Böyle bir sınırlama cezaların caydırıcı etkisini önemli
    
    
     ölçüde azaltacaktır.” kararına varmıştır. Komisyon’un son zamanlarda verdiği cezalara
    
    
     bakıldığında bu eğilimin güçlendiği ve bu durumun Rehber’e de yansıdığı görülmektedir.
    
    
     Komisyon ceza takdirinde bulunduğu ilk beş davada 10.000 ila 210.000 ECU arasında
    
    
     ceza vermiştir
    
    
     
      5
     
    
    
     .
    
   
   
   
   
    
     1 milyon ECU ceza eşiğinin ilk aşıldığı dava olan Şeker Davası’nda
    
    
     Komisyon, Tirlementoise şirketine 1.5 milyon ECU ceza verm
    
    
     iştir.
    
    
     
      6
     
    
    
     Verilen bu ceza
    
    
     teşebbüsün şeker cirosunun %1’ine eşittir. Takip eden davalarda da, soruşturulan teşebbüsün
    
    
     cirosunun belli bir oranına denk gelen sembolik cezaların üstünde cezalar verilmiştir.
    
    
     Komisyon’un cezalandırma politikası açısından Pioneer
    
    
     
      7
     
    
    
     davası bir dönüm noktası teşkil
    
    
     etmektedir. Komisyon, her ne kadar yukarıda değinildiği gibi sembolik ceza uygulamasından
    
    
     halihazırda vazgeçmişse de ilk defa bu olayda soruşturma konusu teşebbüsün toplam
    
    
     cirosunun %4 üne eşit bir para cezasını uygulamışt
    
    
     ır. ATAD ise cezayı azaltmasına rağmen
    
    
     caydırıcı etkisini artırmak için cezaların düzeyini yükseltmenin uygun bir davranış oluğunu
    
    
     ifade etmek suretiyle, teşebbüsleri rekabeti sınırlayıcı davranışlardan vazgeçirecek ibret verici
    
    
     nitelikte bir yön alan Komisyon’un yeni politikasına açık destek vermiştir.
    
    
     Komisyon bu dönemde bazı olaylarda teşebbüsün toplam cirosunu ele alırken,
    
    
     bazılarında ihlale konu ürün pazarında elde edilen ciroyu esas almıştır. İlerleyen yıllarda,
    
    
     ihlale konu ürünün Topluluk cirosunu v
    
    
     eya ihlalin daha küçük coğrafi alanda gerçekleştiği
    
    
     durumda ise ilgili ürün ve coğrafi pazardaki cironun esas alındığı gözükmektedir.
    
    
     Komisyon’un cironun belirli bir yüzdesini esas alarak ceza vermesi yöntemine
    
    
     
      8
     
    
    
     karşın, ATAD
    
    
     tarafından ceza miktarının ciro
    
    
     nun esas alındığı basit bir hesaplamanın sonucu
    
    
     bulunamayacağı, olaya etki eden tüm koşulların değerlendirilmesi gerektiği savunulmuştur.
    
    
     
      9
     
    
   
   
   
   
    
     Yukarıda değinildiği gibi 17 sayılı Tüzük’te sadece ihlalin ağırlığı ve süresinin
    
    
     zikredilmiş olması, ATAD kararları
    
    
     ile de onaylandığı üzere Komisyon’a geniş bir takdir
    
    
     yetkisi tanımış ve Komisyon da bu yetkisini her olayın özelliklerini dikkate almak suretiyle
    
    
     aşılmamasını temin etmektedir. Bu ilkeye göre Komisyon, cezanın miktarı ile teşebbüsün ihlaldeki sorumluluğu, büyüklüğü ve
    
    
     ihlalin ağırlığı arasında bir denge sağlamalıdır.
    
    
     farklı cezalar uygulayarak kullanmıştır
    
    
     
      10
     
    
    
     . Ancak bu durum cezalandırma sürecinin şeffaf
    
    
     olmadığı, kriterlerin b
    
    
     elirsiz olduğu, kararlarda bir tutarlılığın bulunmadığı, aynı durumdaki
    
    
     teşebbüslere farklı cezaların uygulandığı ve Komisyon’un takdir
    
    
     yetkisinin çok geniş olduğu
    
    
     yönünde eleştirilere neden olmuştur. Komisyon bu eleştirilere cevap olarak rekabet ihlali
    
    
     in
    
    
     celemelerinde uygulanacak parasal cezaların belirlenmesi yöntemleri üzerine iki duyuru
    
    
     yayınlamıştır. Bunlardan ilki 1996 yılında yayınlanan
    
    
     leniency
    
    
     program
    
    
     çerçevesinde, kartel
    
    
     davalarında ceza indirimi veya uygulanmamasını içeren duyurudur.
    
    
     
      11
     
    
    
     Diğeri ise
    
    
     inceleme
    
    
     konumuz olan “17 sayılı Tüzüğün 15(2). maddesi ve AKÇT Antlaşması’nın 65(5).
    
    
     maddesine
    
    
     
      12
     
    
    
     göre ceza verilmesindeki metoda yönelik çıkarılan Rehber”
    
    
     
      13
     
    
    
     dir.
    
   
   
  
   
   
   
    
     
      II.1.
     
     
      17 Sayılı Tüzüğün 15(2). Maddesi ve Akçt Antlaşması’nın
     
     
      65(5). Maddesi’ne Göre Ceza Verilmesindeki
     
     
      Metoda Yönelik Rehber
     
    
   
   
   
   
    
     
      II.1.1. Rehberin Amacı
     
    
   
   
   
   
    
     Komisyon, ilk olarak Rehber’in amacını anlatmaktadır. Buna göre:
    
    
     Burada ana hatlarıyla özetlenen ilkeler, Komisyon’un ilgili mevzuat çerçevesinde toplam
    
    
     cironun %10’una kadar ceza kesme yetkisindeki takdir hakkını sürdürürken, teşebbüslerin
    
    
     ve aynı şekilde Adalet Divanı’nın gözünde Komisyon kararlarının şeffaflık ve tarafsızlığını
    
    
     sağlamalıdır. Komisyonun takdiri, rekabet kurallarının ihlallerinin cezalandırılmasında
    
    
     sürdürülen amaçlarla uyumlu, tutarlı ve ayrımcı olmayan politikayı takip etmelidir.
    
    
     Dolayısıyla Rehber, şeffaflığı ve yasal belirliliği artırmak ve rekabet kurallarının
    
    
     bozulmasında caydırıcılığın artırılmasını sağlamak amacındadır. Aynı şekilde Komisyon
    
    
     yayınlamış olduğu 27. Raporu’nda amacı şu şekilde açıklamaktadır:
    
   
   
   
   
    
     Rehberin yayınlanması ile şeffaflığın ve Komisyon’un karar alma uygulamasının
    
    
     etkinliğinin artırılması amaçlanmaktadır. Rehber, teşebbüsleri ve onların hukuk
    
    
     danışmanlarının yanında, Topluluğun yargı kurumlarını da hedeflemekt
    
    
     edir. Rehber’de
    
    
     açıklanan ilkelerin uygulanması, Komisyon’u ceza politikasında daha tutarlı hale
    
    
     getirirken, parasal cezaların caydırıcılığının artırılmasına yardım edecektir.
    
    
     Dolayısıyla Komisyon, belirginlik ve şeffaflık ihtiyacı ile kendi takdirine ola
    
    
     nak veren
    
    
     bir politika dengesinin varlığını ortaya koymaktadır.
    
    
     Cezanın hesaplanmasında iki aşamalı bir yöntem getiren Rehber’e göre, temel
    
    
     cezanın belirlenmesinin ardından ağırlaştırıcı ve hafifletici etkenlerin uygulanması ile
    
    
     nihai cezaya ulaşılacaktır.
    
    
     İlk aşamayı oluşturan temel cezanın belirlenmesi de kendi
    
    
     içinde iki adımdan oluşmaktadır. Öncelikle ihlalin ağırlığına göre bir ceza
    
   
   
    
     belirlenmekte, bu ceza ihlalin devam ettiği süreye göre artırılmaktadır.
    
    
     Komisyon bu
    
    
     
      10
     
    
    
     Adalet Divanı, Musique Diffusion Française v. Commission (“Pioneer”) kararında bu takdirin altını çizmiş, Komisyon’un
    
    
     ihlalin ağırlığı ve süresine göre teşebbüslere farklı oranlarda ceza verebilme gücünün olduğu ve ceza oranının caydırıcı
    
    
     olarak kullanabileceği kabul edilmiştir.
    
   
   
   
   
  
   
    
     Rehber ile yukarıda aktarılan, cezan
    
    
     ın cironun belirli bir oranı olarak belirlenmesi
    
    
     uygulamasından da vazgeçmiştir.
    
    
     
      14
     
    
   
   
   
   
    
     
      II.1. 2. Temel Ceza
     
    
   
   
   
   
    
     
      a. Ağırlık
     
    
   
   
   
   
    
     Ceza belirlenirken ilk olarak ihlalin ağırlığına göre belirlenen eşikler arasında bir
    
    
     miktar belirlenmektedir. İhlalin ağırlığının değerlendi
    
    
     rilmesinde ihlalin niteliği, pazardaki
    
    
     etkisi ve ilgili coğrafi pazarın büyüklüğü dikkate alınacaktır. Rehber’de ağırlığa yönelik
    
    
     olarak üç ceza seviyesi öngörülmüştür.
    
   
   
   
   
    
     1
    
    
     –
    
    
     Hafif İhlaller:
    
    
     muhtemelen 1000 ECU ile 1 milyon ECU arasında ceza verilecek olan,
    
    
     gene
    
    
     llikle dikey nitelikte, sınırlı bir pazar etkisi olan ve Topluluk pazarının sınırlı bir
    
    
     bölümünü etkileyen ticaret kısıtlamaları şeklindeki davranışlardır.
    
   
   
   
   
    
     2
    
    
     –
    
    
     Ağır İhlaller:
    
    
     muhtemelen 1 milyon ECU ile 20 milyon ECU arasında ceza verilecek olan
    
    
     yatay olmayan
    
    
     veya yukarıdaki ile aynı tipte dikey nitelik göstermeyen ihlallerdir. Esas
    
    
     olarak daha geniş pazar etkisi ve ortak pazarın geniş alanlarını etkilemesinin yanında daha
    
    
     sıkı uygulanan kısıtlamalardır. Ayrıca hakim durumun kötüye kullanılması ile ilgili bazı
    
    
     uygulamalar da bu gruba dahildir (sağlamayı reddetme, ayrımcılık, rakipleri pazar dışına
    
    
     atmak için hakim durumdaki teşebbüsler tarafından yapılan sadakat indirimleri, ve
    
    
     benzeri).
    
   
   
   
   
    
     3
    
    
     –
    
    
     Çok Ağır İhlaller:
    
    
     muhtemelen 20 miyon ECU’nun üzerinde ceza verilecek, g
    
    
     enellikle
    
    
     fiyat kartelleri ve pazar paylaşımı gibi yatay kısıtlamalar, veya milli pazarların ayrılması
    
    
     ve hakim durumdaki firmaların bu durumlarını açıkca kötüye kullanması gibi tek pazarın
    
    
     düzgün işlemesini tehlikeye atacak davranışları kapsamaktadır. Kom
    
    
     isyon, Rehber’de,
    
    
     bazı kararlarını bu nevi davranışlara örnek olarak vermektedir.
    
    
     
      15
     
    
    
     Komisyon ayrıca, soruşturulan teşebbüs hakkında “temel” ceza seviyesini belirlerken,
    
    
     anılan teşebbüsün ekonomik kapasitesine de bakacaktır. Komisyon, piyasadaki diğer
    
    
     oyuncular ve tüketicilere önemli zararda bulunan suçluların ekonomik kapasitesine bakacak
    
    
     ve caydırıcı etkiyi sağlayabilecek bir ceza verecektir. Ayrıca büyük teşebbüslerin daha fazla
    
    
     yasal ve ekonomik bilgiye sahip olacakları da göz önüne alınacaktır. Komisyon
    
    
     bu tür
    
    
     teşebbüslerin, hangi davranışlarının topluluk rekabet kurallarını ihlal ettiğinin farkında
    
    
     olacağını ve dolayısıyla “ihlal edici davranışları” neticesinde ceza alacaklarının bilincinde
    
    
     olacaklarını varsayacaktır. Bir çok teşebbüsün dahil olduğu durumlarda, Komisyon temel ceza
    
    
     miktarını belirlerken, her bir teşebbüsün suç teşkil eden davranıştaki ağırlığını da dikkate
    
    
     alacaktır. Komisyon temel ceza seviyesini belirlerken özellikle, aynı nitelikteki ihlale katılan
    
    
     teşebbüslerin büyüklük farklarına da bakacaktır.
    
    
     Komisyon’un temel ceza miktarını belirlerken göz önüne aldığı kriterlerden bazıları
    
    
     şunlardır:
    
   
   
   
   
    
     i. İhlalin Niteliği
    
   
   
   
   
    
     Komisyon ihlalleri ağırlık bakımından çok genel olarak sınıflandırmış ve
    
    
     örneklendirmiştir. Bu nedenle ihlalin niteliği belirle
    
    
     nirken önceki kararlar yol gösterici
    
    
     olacaktır. Özellikle fiyat anlaşmaları ve pazar paylaşımı gibi klasik nitelikteki yatay rekabet
    
    
     ihlalleri çok ağır rekabet ihlali olarak addedilecek ve önemli miktarda ceza verilecektir.
    
   
   
   
   
  
   
   
   
    
     Cartonboard Davası’nda
    
    
     
      16
     
    
    
     Komisyon
    
    
     , fiyat üzerinde anlaşılması ve pazar paylaşılmasının,
    
    
     rekabet üzerinde çok ciddi bir kısıtlama olduğunu belirtmiştir. HOV SVZ/MCN Davası’nda
    
    
     
      17
     
    
    
     Komisyon fiyat rekabetini kısıtlayan uygulamaları “tartışılmaz ağırlıkta” bir durum olarak
    
    
     nitelendirmiştir. Benz
    
    
     er şekilde bir çok davada rakibi pazar dışına atmanın da yüksek ceza
    
    
     alacağı belirtilmiştir.
    
    
     
      18
     
    
    
     İhlalin hangi kategoride yer alacağına bakılırken, anlaşmanın pazarda
    
    
     önemli etkilere sahip olup olmadığı dikkate alınacaktır. British Midland v. Aer Lingus
    
    
     Davas
    
    
     ı’nda,
    
    
     
      19
     
    
    
     Komisyon önemli bir pazara giren rakibini cezalandırarak pazarın rekabet
    
    
     yapısını etkilemeyi amaçlayan Aer Lingus’un davranışını ağır nitelikte bulmuştur. Pazara
    
    
     önemli etkileri olmasa da, pazarları ayırmaya yönelik amaç taşıyan taraflara da ağır c
    
    
     ezalar
    
    
     verilebilecektir. Ancak, Novalliance/Systemform Davası,
    
    
     
      20
     
    
    
     rekabeti kısıtlama fiilinin
    
    
     uygulandığına dair kanıt olmayınca verilen cezanın da çok küçük miktarda olacağını
    
    
     göstermiştir.
    
   
   
   
   
    
     Bu noktada, Topluluk rekabet hukukunun dikey kısıtlamalara özel bi
    
    
     r önem verdiğini
    
    
     belirtmek gerekir. Komisyon bir çok davada Roma Antlaşması’nın temel hedeflerinden biri
    
    
     olan tek pazara ulaşma amacını önleyen ihracat yasaklarını ağır ihlal olarak değerlendirmiştir.
    
    
     Benzer görüşü paylaşan ATAD, Miller Davası’nda,
    
    
     
      21
     
    
    
     üye ül
    
    
     keler arasındaki ticareti tehlikeye
    
    
     atacak nitelikteki ihracat yasaklarının ağır ihlal olduğunu belirtmiştir. Benzer şekilde üye
    
    
     ülkeler arasında ticareti engelleyen dağıtım anlaşmaları da ağır ihlal olarak görülecek ve
    
    
     önemli cezalar verilebilecektir. Kom
    
    
     isyon VW’de
    
    
     
      22
     
    
    
     ihracat yasağını ağır ihlal olarak
    
    
     nitelendirirken, BASF/Accinauto Davası’nda
    
    
     
      23
     
    
    
     da, ortak pazar yaratılması hedefiyle çeliştiği
    
    
     için pasif satışların yasaklanmasını önemli bir ihlal olarak değerlendirmiştir.
    
   
   
   
   
    
     17 sayılı Tüzüğün 15. maddesi ihlalin kasten veya ihmalen gerçekleştirilmesi koşulunu
    
    
     getirmektedir. ATAD, bu koşulun ihlalin ağırlığı sorunundan bağımsız olduğunu ve ikisinin
    
    
     farklı konularla ilgili olduğunu belirtmiştir.
    
    
     
      24
     
    
    
     İhlalin kasten veya ihmalen gerçekleştirilmiş
    
    
     olması Komisyon’un ce
    
    
     za uygulayabilmesi için gerekli olan önkoşuldur. İhlalin ağırlığı ve
    
    
     süresi ise ceza miktarının belirleyicisi olan bir durumdur. ATAD’a göre ihlalin ağırlığına
    
    
     karar verirken söz konusu ihlalin kasten veya ihmalen gerçekleştirilmiş olması önemli
    
    
     değildir.
    
    
     Buna göre bir ihlalin ihmalen gerçekleştirilmiş olması, kasten gerçekleştirilenlere
    
    
     nazaran daha düşük bir ceza uygulanmasını gerektirmez.
    
   
   
   
   
    
     ii. Tarafların Bilgisi
    
   
   
   
   
    
     İhlalin ağırlığının ve dolayısıyla ceza miktarının belirlenmesinde, tarafların yaptıkları
    
    
     dav
    
    
     ranışın 81 veya 82. madde kapsamında olup olmadığı bilgisine sahip olmaları da önem
    
    
     arzetmektedir. Floral Davası’nda
    
    
     
      25
     
    
    
     Komisyon, bazı gübre çeşitlerinin Almanya’ya arz
    
    
     edilmesi sürecinde ihracat karteli oluşturdukları nedeniyle Fransa’daki üç büyük gübre
    
    
     ür
    
    
     eticisini cezalandırmıştır. Gübre kartellerine karşı Komisyon’un önemli sayıda faaliyetinin
    
    
     olmasından dolayı, Fransız üreticilerin gübre kartellerinin 81. madde kapsamında bir yasak
    
    
     olduğunu ve muafiyet alamayacağını bilmeleri gerektiği üzerinde durulmuştur. Ancak rehber,
    
    
     teşebbüsün yaptığı davranışın kanuna uygun olmadığı hakkındaki yerinde şüphelerinin
    
    
     varlığını hafifletici unsurlar arasında saymıştır.
    
   
   
  
   
   
   
    
     81. madde kapsamındaki bir takım ihlaller özel olarak sayıldığından bilinmektedir.
    
    
     Ancak incelenen bir
    
    
     takım davranışların statüleri konusunda şüphelerin veya belirsizliğin
    
    
     varlığı halinde verilen cezanın daha az olacağına dair genel bir içtihat
    
    
     
      26
     
    
    
     gelişmiştir. AKZO
    
    
     
      27
     
    
    
     kararında ATAD benzer gerekçeyle verilen cezayı azaltmıştır. Komisyon, Peugeout kararında
    
    
     dağıtım sistemi içinde arzın sistematik olarak reddine ceza vermemiş ve aracılara getirilecek
    
    
     gerekli kuralların açıklanmasını da ATAD’ın Ford kararını
    
    
     
      28
     
    
    
     açıklamasına kadar beklemiştir.
    
    
     United Brands
    
    
     
      29
     
    
    
     kararında UBC’nin fiyatlandırma politikasına yönelik verile
    
    
     n ceza kararı da
    
    
     benzer şekilde açıklanmıştır. Komisyon, kararında bu tür bir fiyatlandırma politikasının ilk
    
    
     defa 82. madde kapsamında incelendiğinin göz önüne alınması gerektiğini belirtmiştir.
    
    
     Ancak Komisyon’un artık, ihracat kartelleri gibi klasik say
    
    
     ılan rekabet ihlalleri
    
    
     bakımından daha güçlü olduğu belirtilmelidir. Daha önce Komisyon kararlarına konu olmasa
    
    
     dahi Roma Antlaşması ile yasaklanan hususların iyi bilindiği hallerde özellikle de ihlalin çok
    
    
     açık ve rekabet üzerindeki etkilerinin çok ağır o
    
    
     lması durumunda, fiilin yeni olmasının
    
    
     hafifletici bir unsur olarak ele alınması söz konusu olmayacaktır. Örneğin, 4056/86 sayılı
    
   
   
    
     Tüzük kapsamında incelenen Cewal, Cowac, ve Ukwal Davası’nda
    
    
     
      30
     
    
    
     Komisyon denizcilik
    
    
     meclisi üyesi bazı üyeleri cezalandırırken, onların 4056/86 sayılı Tüzük ve UNCTAD gibi
    
    
     kuruluşların da yaptığı düzenlemeleri bilmelerini göz önüne almıştır. Benzer şekilde, İlk
    
    
     Derece Mahkemesi,
    
    
     
      31
     
    
    
     Dunlop Slazenger International Davası’nda
    
    
     
      32
     
    
    
     tarafların yenilik
    
    
     savunmasını reddetmiş, Dutch Cranes Davas
    
    
     ı’nda
    
    
     
      33
     
    
    
     da, ihlalin yeni olması özelliğinin, ihlale
    
    
     katılan teşebbüslere bir “dokunulmazlık” sağlamadığını belirtmiştir. Buna göre ihlalin tekrarı
    
    
     ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilirken, ilk defa suç işlenmesi hafifletici neden olarak kabul
    
    
     görmemektedir. Özellikle açık ihlal söz konusu olduğunda geçerli olan bu durum İlk Derece
    
    
     Mahkemesi tarafından da onaylanmıştır.
    
    
     
      34
     
    
   
   
   
   
    
     Bu noktada, teşebbüsün “farkında olması” da önem arzetmektedir. ATAD, Tetra Pak
    
    
     kararında
    
    
     
      35
     
    
    
     , İlk derece Mahkemesinin kararını destekleyerek
    
    
     , Tetra Pak’ın söz konusu
    
    
     davranışlarının Antlaşma’nın rekabet kurallarını ihlal ettiğini farkında olmamasının söz
    
    
     konusu olmadığını belirtmiştir. Öte yandan, daha önceki soruşturmalar neticesinde suçlu
    
    
     bulunan teşebbüslerin durumu da ayrıca ele alınmalıdı
    
    
     r
    
    
     
      36
     
    
    
     . Bu durum, ağırlaştırıcı bir unsur
    
    
     olarak ele alınacaktır. Fakat Polypropylene Davası’nda İlk Derece Mahkemesi, önceden
    
    
     herhangi bir ihlalin olmamasının normal bir durum olduğunu, özellikle dava rekabet
    
   
   
    
     kurallarını açık bir şekilde ihlal ediyorsa Komisy
    
    
     on’un bunu hafifletici bir unsur olarak
    
    
     değerlendirmemesi gerektiğini belirtmiştir.
    
   
   
   
   
    
     iii. Tarafların Davranışları
    
   
   
   
   
    
     Bir tarafın davranışı, Komisyon’un ihlalin ağırlığı değerlendirmesini etkilerken, cezayı
    
    
     da artırabilecektir. Rehber’de, ” İhlal oluşturan da
    
    
     vranışları güçlendirmek için, diğer
    
    
     teşebbüslere karşı tedbirlerin alınması” ağırlaştırıcı bir unsur olarak sayılırken, diğer
    
    
     faaliyetler de etkileyici olabilecektir. Örneğin, Cartonboard Davası’nda,
    
    
     
      37
     
    
    
     teşebbüslerin
    
    
     rekabeti bozucu anlaşmaları veya uygulama
    
    
     ları gizlemeleri ve saklı tutmaları, cezayı
    
    
     artırmıştır. Bunun tersi olarak, anlaşmanın şeffafflığı ve kamuya açık olması, cezayı hafifletici
    
    
     bir unsur olarak ele alınabilecektir.
    
    
     
      38
     
    
    
     Kartelin kurumsallaşması da ağırlaştırıcı bir unsur olarak
    
    
     değerlendirilebi
    
    
     lecektir. İhlalin tekrarlanması ise Rehber’in de saydığı ağırlaştırıcı
    
    unsurlardandır.
   
   
   
   
  
   
    
     Teşebbüslerin tüketiciler, şikayetçiler veya Komisyon tarafından Topluluk hukuku
    
    
     kapsamında uyarıldıklarındaki reaksiyonları da Komisyon tarafından dikkate alınacaktır.
    
    
     İhlalde ısrar edilmesi ihlalin ağırlığını artırabilecektir. WEA
    
    
     –
    
    
     Filipachi Davası’nda,
    
    
     
      39
     
    
    
     distribütörün, perakendeciler tarafından uyarılmasına rağmen ihracat yasağını sürdürmesi
    
    
     karar verilirken ayrıca değerlendirilmiştir. Newitt/Dunlop Slazenger Internation
    
    
     al
    
    
     Davası’nda
    
    
     
      40
     
    
    
     da, Komisyon’un resmi uyarılarına karşı ihlalin sürdürüldüğü gözükmektedir.
    
    
     VW’nin Komisyon’un uyarı mektuplarına karşı olumlu tepki vermekten kaçınması ağırlaştırıcı
    
    
     unsur olarak değerlendirilmiştir.
    
    
     
      41
     
    
    
     Komisyon’un soruşturmasının engellenmey
    
    
     e çalışılması da
    
    
     ağırlaştırıcı unsurlardan sayılmaktadır. Öte yandan, ihlalin gönüllü olarak ortadan kaldırılması
    
    
     ve Komisyon’la işbirliği yapılması hafifletici unsurlardan sayılmaktadır. Rehber, “Komisyon
    
    
     müdahale ettiğinde ihlale son vermeyi (özellikle s
    
    
     oruşturma yürütürken)” hafifletici unsurlar
    
    
     arasında zikretmiştir. Komisyon geçmiş yıllarda, soruşturulan teşebbüslerin düzeltmeye
    
    
     yönelik davranışlarını da dikkate almıştır: General Motors davasında
    
    
     
      42
     
    
    
     fazla alındığı iddia
    
    
     edilen para miktarının bir bölümünün geri ödenmesi örnek olarak verilebilir.
    
   
   
   
   
    
     iv. Ürünün Değeri ve Niteliği
    
   
   
   
   
    
     Komisyon cezanın miktarını belirlerken malların veya hizmetlerin değerine ve
    
    
     hacmine ve ihlalin tüketiciye etkisine de bakmaktadır. ATAD Sugar
    
    
     
      43
     
    
    
     davasında
    
    
     “Kullanıcıların ve tüketicilerin uğradıkları zarar, fiilin istisnai olmasının sonucu olarak sınırlı
    
    
     kalmıştır.” demek suretiyle Komisyon’un bu görüşünü onaylamıştır. Komisyon Theal/Watts
    
    
     
      44
     
    
    
     kararında kaset temizleyici cihazın tüketiciler için zorunlu bir ürün olmadığını ve onların
    
    
     harc
    
    
     amalarında önemli bir yer teşkil etmediğini dikkate almıştır. Buna karşın Hasselblad
    
    
     
      45
     
    
    
     kararında, ilgili ürünün (pahalı ve nitelikli kameralar) seri olarak üretilmediğini ancak
    
    
     değerinin yüksek olmasının ve az sayıdaki kullanıcı üzerindeki etkisinin dikkate
    
    
     alınabileceğine işaret etmiştir. Dunlop Slazenger
    
    
     
      46
     
    
    
     davasında İlk Derece Mahkemesi, 81. ve
    
    
     82. maddelerin ihlal edilmesinin mağduru olan tüketicilerin uğradıkları zararın yalnızca
    
    
     doğrudan maddi zarar olmadığını, aynı zamanda rekabetçi yapının bozulmasında
    
    
     n
    
    
     kaynaklanan dolaylı zararın da bulunduğuna işaret etmiştir. Bir ihlalin doğrudan veya dolaylı
    
    
     zararını ölçmek oldukça zor olmasına karşın, Komisyon bazı davalarda ihlalin tüketiciler
    
    
     üzerindeki etkisini vurgulamıştır. Ancak burada tüketicinin dar anlamda
    
    
     nihai tüketici olarak
    
    
     alınmadığı vurgulanmalıdır. Siemens/Fanuc
    
    
     
      47
     
    
    
     kararında, modern teknolojinin gelişmesi
    
    
     açısından son derece önemli olduğu için, münhasır dağıtımın Topluluk makina aletleri
    
    
     pazarına en uygun fiyata girmeyi reddetmesine dikkat çekilmiştir
    
    
     . Öte yandan Konica
    
    
     
      48
     
    
    
     kararında Komisyon, Konica’nın pazar payının çok küçük ve üye devletler arasındaki ticarete
    
    
     etkisinin çok önemli olmadığı sonucuna varmıştır.
    
   
   
  
   
   
   
    
     v. Tarafların Sayısı ve Büyüklüğü
    
   
   
   
   
    
     Komisyon bakmış olduğu olaylarda tarafların sayısı ve büyü
    
    
     klüğü ile anlaşmanın
    
    
     pazardaki etkisini göz önüne almaktadır. İlgili teşebbüslerin sayısı ve durumu, sahip oldukları
    
    
     ekonomik gücün ve pazar üzerinde yapacakları etkinin bir göstergesi olabilir. Bu ise rekabet
    
    
     sınırlamasının ağırlığına ve bu yolla ihlalin ağırlığına etki edebilmektedir. Nitekim, Komisyon
    
    
     Cartonboard 49 kararında karton pazarının yıllık 2,500 milyon ECU’lük değeriyle önemli bir
    
    
     sektör olduğuna ve ihlale katılan teşebbüslerin pazarın neredeyse tamamına sahip olduklarına
    
    
     dikkat çekmiştir.
    
    
     Komisyo
    
    
     n pazarın değerinin ne olduğunu ve ilgili ürünün ekonomik önemini de
    
    
     hesaba katmaktadır. Bu bağlamda pazarın yapısı, rekabetçi olup olmadığı ve örneğin
    
    
     anlaşmanın fiyatlar düzeyindeki etkisi de dikkate alınmalıdır. Teşebbüslerin sahip oldukları
    
    
     pazar payı
    
    
     da değerlendirilmelidir. Bu bakımdan elde edilen cirolar, katılan teşebbüslerin
    
    
     pazar durumları hakkında bir gösterge olurken, gerçekleştirilen ihlalde teşebbüslerin
    
   
   
    
     katkısının ağırlığı ile ilgili bir fikir verebilmektedir.
    
   
   
   
   
    
     vi. İhlale Katılımın Derecesi
    
   
   
   
   
    
     B
    
    
     irden fazla teşebbüsün ihlale katılması durumunda Komisyon her bir teşebbüsün
    
    
     durumunu ayrı ayrı değerlendirmektedir. Bu durum Rehber’de açıkça vurgulanmıştır.
    
    
     Uygulamada katılımın süresi ve derecesindeki farklılık kadar, ihlalde teşebbüsler tarafından
    
    
     oyn
    
    
     anan rol de dikkate alınacaktır. ATAD, bu yaklaşımı desteklemiştir. Örneğin BMW
    
    
     50
    
    
     kararında, Komisyonun, Dağıtıcılar Danışma Komitesi’ne imza atan dağıtıcılardan daha ağır
    
    
     bir ceza uygulaması onaylanmıştır. İlk Derece mahkemesi de Cartonboard kararında PWG’
    
    
     nin
    
    
     sıradan üyeleri ile elebaşları arasında çizilen ayrımı onaylamıştır. Rehber’de ihlale önayak
    
    
     olan veya lider rolü oynayan (ağırlaştırıcı neden) ile sadece pasif olarak katılan veya lideri
    
    
     izleyenler (hafifletici neden) arasında bir ayrım yapılmıştır. G
    
    
     eçmiş deneyim, elebaşıların
    
    
     daha ağır cezalara çarptırılmasının beklendiğini göstermektedir. Ancak eşit katılım varsa
    
    
     cezaların eşit olması gerekmektedir. Rehber’in işaret ettiği gibi, bir taraf anlaşmaya tamamen
    
    
     katılmamışsa veya uygulamıyorsa bu bir hafi
    
    
     fletici neden olabilir. VW’de Komisyon
    
    
     dağıtıcıları VW’in sınırlayıcı politikalarının mağduru olarak tanımlarken, ihlale aktif olarak
    
    
     katılmadıkları için cezalandırılmamışlardır. Hukuka aykırı faaliyetten yararlanarak asıl tarafı
    
    
     oluşturanlarla karşılaştır
    
    
     ıldığında, ihlalde çok küçük bir payı olan veya kendi ekonomik
    
    
     çıkarının tersine veya gönülsüz veya baskı altında hareket eden teşebbüsler hiç ceza
    
    
     almayabilirler. Ancak bu her zaman geçerli değildir. Komisyon’un French
    
    
     –
    
    
     West African
    
    
     Shipowners Committees
    
    
     51
    
    
     kararında belirttiği gibi, Antlaşmayı ihlal etmesi için işbirliği
    
    
     yapmak üzere güçlü bir baskı altında kalan teşebbüslerin Komisyon’a başvurma veya ulusal
    
    
     mahkemelerden bu uygulamalara son verilmesini isteme imkanları her zaman mevcuttur. Son
    
    
     olarak, İlk D
    
    
     erece Mahkemesi, temyiz neticesinde verilen cezaların düşürülmesi durumunda,
    
    
     teşebbüslere verilen ceza oranının korunması gerektiği ilkesinin hatırda tutulması gerektiğini
    
    
     belirtmiştir.
    
    
     
      52
     
    
    
     Bu durum katı bir matematik hesaplamanın ötesinde, cezaların Komisyon
    
    
     ‘un
    
    
     rekabet politikası uygulamasında önemli bir araç olması nedeniyle Komisyon’a belli bir takdir
    
    
     yetkisi tanınmasının Mahkeme tarafından göz önüne alınmasını gerektirmektedir.
    
   
   
   
   
    
     vii. Yasal ve Ekonomik Durum
    
   
   
   
   
    
     İhlal yasal ve ekonomik durumun ışığında incelen
    
    
     melidir. Rehber “ekonomik durum
    
    
     gibi belirli objektif faktörler”in dikkate alınması gerektiğine atıf yapmıştır. Geçmiş
    
    
     deneyimler Topluluk rekabet kurallarıyla Topluluğun diğer politikaları ve mevzuatı arasında
    
    
     bir etkileşim olduğunda bu durumun özellikle
    
    
     önemli olduğunu göstermektedir. Sugar
    
    davasında ATAD, Topluluğun şeker pazarındaki ortak organizasyonunun rekabet için çok az
    
     alan bıraktığını ve bunun da şeker üreticilerinin anti
    
    
     –
    
    
     rekabetçi uygulamalarına devam
    
    
     etmelerini sağlamaya yardımcı olduğunu belir
    
    
     tmiş, ancak bu durumun ihlale göz yumulması
    
    anlamına gelmeyeceğini ifade etmiştir. Komisyon pazar yapısının Topluluk mevzuatı tarafından etkilendiği durumlarda da benzer bir yaklaşım göstermektedir. Ancak, Pioneer
    
     davasında ATAD, Komisyon’un Roma Antlaşması’nın 115. maddesinin Fransa’ya Japon hi
    
    
     –
    
    
     fi
    
    üreticilerini çıkarma yetkisini verdiği gerekçesiyle bir iptal veya cezada indirim uygulanması yönündeki argümanını reddetmiştir. Anlaşmanın üye devletlerin ulusal hukukuna göre
    
     durumu da dikkate alınmalıdır. Teş
    
    
     ebbüslerin işlerini yürüttükleri yerin hukukunu tamamen
    
    göz ardı etmeleri beklenemez. Öte yandan ulusal hukuklar 81. veya 82. madde ile yasaklanan
    
     davranışa izin veya yetki veremez, ancak Komisyon tarafından ceza verilirken özellikle
    
    
     Topluluk hukukuna göre
    
    
     aykırılığın açık olmadığı durumlarda, teşebbüslerin içinde
    
    
     bulundukları durum hesaba katılmalıdır.
    
   
   
  
   
   
   
    
     
      b. İhlalin Süresi
     
    
   
   
   
   
    
     İhlalin ne kadar sürdüğü de temel ceza miktarının belirlenmesinde bir kriter olarak
    
    
     alınacaktır. Kısa süreli ihlallerde
    
    
     (genellikle bir y
    
    
     ıldan az), miktarda bir değişiklik
    
    
     yapılmazken, ihlalin süresi bir ila beş yıl arasında ise, ağırlığa göre belirlenen miktarda %50
    
    
     artış söz konusu olabilecektir. Beş yıldan uzun süreli ihlallerde ise, ağırlığa göre belirlenen
    
    
     miktarda her yıl için %10 artışa gidilebilecektir.
    
    
     Yukarıda açıklanan ağırlık ve sürenin toplamı ihlale yönelik verilecek temel ceza
    
    
     miktarını oluşturacaktır.
    
    
     
      53
     
    
    
     Komisyon sürenin uygulanan davranışı güçlendirici bir unsur olduğu görüşündedir.
    
    
     ATAD, Commercial Solvents Davası’nda
    
    
     
      54
     
    
    
     Komis
    
    
     yon’un şikayete yönelik olarak
    
    
     harekete geçmede geç kalmasını göz önüne alarak cezayı düşürmüştür. Bu değerlendirmede,
    
    
     Komisyon daha çabuk hareket etmesi halinde ihlalin daha kısa süreli olacağını hesaba
    
    
     katılmıştır.
    
   
   
   
   
    
     Komisyon müdahalesine rağmen ihlalin d
    
    
     evam etmesi ağırlaştırıcı bir unsur olarak
    
    
     değerlendirilecektir. Ayrıca, Komisyon’a bildirilen anlaşma veya eylemlerin bildirilmesinden
    
    
     sonraki davranışlarına ve 81(3). maddenin uygulanmasına yönelik kararından önce ceza
    
    
     uygulanmayacağı da hatırlatılmalıdı
    
    
     r
    
    
     
      55
     
    
    
     . Son olarak, ihlalin süresi cezanın miktarı ile ilgili
    
    
     olmayabileceği gibi, tamamen ceza verme veya özel bir tarafa ceza verme ile de ilgili
    
    
     olabilir.
    
    
     
      56
     
    
   
   
   
   
    
     II.1. 3.
    
    
     Ağırlaştırıcı ve Hafifletici Koşullar
    
   
   
   
   
    
     Ağırlık ve sürenin toplamından oluşan temel ceza mikta
    
    
     rı, ağırlaştırıcı ve hafifletici
    
    
     koşulların varlığına bağlı olarak ve anılan teşebbüslerin özel koşulları ışığında artırılacak veya
    
    
     azaltılacaktır. Rehber, göz önüne alınacak etkenleri tadadi olarak saymıştır. Rehberde
    
    
     ağırlaştırıcı davranışlara örnek olarak aşağıdakilere yer verilmektedir:
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Aynı teşebbüs tarafından aynı nitelikte ihlalin tekrarlanması,
    
   
   
   
   
  
   
    
     –
    
    
     Komisyon tarafından soruşturma yürütülürken işbirliğini reddetme veya engel olmaya
    
    
     çalışma,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     İhlalde başı çekmesi veya lider rolünde olması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     İhlal oluşturan d
    
    
     avranışları güçlendirmek için, diğer teşebbüslere karşı tedbirlerin
    
    
     alınması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     İhlal neticesinde elde edilen haksız kazancın objektif olarak tahmin edilmesi mümkün
    
    
     olduğunda verilecek cezanın bu miktarı aşması için artırılması ihtiyacı,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Diğer.
    
   
   
   
   
    
     Temel ceza mi
    
    
     ktarını düşürecek hafifletici sebeplere de şu örnekler verilmektedir:
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     İhlalde tamamen pasif veya lideri takip eden rolünün olması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Yasaya aykırı anlaşma veya uygulamaları pratikte uygulamaya koymaması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Komisyon müdahale ettiğinde ihlale son vermesi (özellikle soruşturma yürütülürken),
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Teşebbüs açısından kısıtlayıcı davranışın ihlal oluşturup oluşturmadığına dair haklı
    
    
     şüphelerin varlığı,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     İhlallerin ihmalen olması veya kasıtlı olmaması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Teşebbüsün, soruşturma esnasında, 18 Temmuz 1996 tarihli Leniency Progra
    
    
     m kapsamı
    
    
     dışında etkin işbirliği,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Diğer.
    
   
   
   
   
    
     Komisyon rehberde bu örnekleri vermiş olmasına karşın önceki içtihatlarında çok
    
    
     daha geniş bir listeyi ağırlaştırıcı ve hafifletici neden olarak dikkate almıştır. Ağırlaştırıcı
    
    
     nedenlere örnek olarak ürünün önemi,
    
    
     ihlalin piyasadaki etkisi, ihlalin kurumsal niteliği
    
   
   
    
     sayılabilirken; hafifletici nedenlere de teşebbüslerin durumu düzeltmeyi kabul etmeleri,
    
    
     satışların önemli oranının Topluluk dışına yapılması, Komisyon’un yavaş hareket etmesi,
    
    
     ekonomik konjoktürün ağırl
    
    
     ığı, ihlalde başka teşebbüsün baskısının varlığı örnek olarak
    
    
     gösterilebilir. Bazı etkenler ceza politikasındaki değişiklik nedeniyle listeye alınmamış
    
    
     olmasına karşın, bir kısmı da başka kapsamda değerlendirildiği için listeye dahil edilmemiştir.
    
    
     Bu nedenle ceza miktarına etki eden bu unsurlara kısaca değinmek yerinde olacaktır.
    
    
     Komisyon önceki uygulamalarında teşebbüslerin soruşturma sürecinde çeşitli
    
    
     şekillerde işbirliği yapmaları ve delil sağlamaları gibi halleri hafifletici neden olarak dikkate
    
    
     almış v
    
    
     e ceza miktarında önemli indirimler yapmıştır. Ancak Komisyon 1996 yılında çıkarmış
    
    
     olduğu bir Duyuru ile kartellerle etkin bir şekilde mücadele edebilmek amacıyla bu tür halleri
    
    
     ayrı bir düzenlemeye tabi tutmuş ve daha sonra bu Duyuru’yu revize ederek
    
    
     Len
    
    
     iency
    
    
     Program
    
    
     adı altında uygulamaya koymuştur. Rehber’de de belirtildiği üzere mevcut
    
    
     uygulamada artık bu program kapsamı dışında kalan işbirliği halleri hafifletici neden olarak
    
    
     kabul edilmektedir.
    
   
   
   
   
    
     Rehber’de ihlalin ihmalen gerçekleştirilmesi veya teşeb
    
    
     büs tarafından gerçekleştirilen
    
    
     davranışın gerçekten ihlal olup olmadığının belirsiz olması hafifletici neden olarak
    
    
     sayılmışken, ihlalin kasten gerçekleştirilmesi ağırlaştırıcı nedenler arasında sayılmamıştır. Bu
    
    
     durum, Wils tarafından kasıtlı eylemlerin uygulamada ihmalen olanlara nazaran daha yaygın
    
    
     olması gerçeğinin bir yansıması olarak nitelendirilmektedir. Nitekim ATAD da, bir ihlalin
    
    
     kasıtlı olarak nitelendirilebilmesi için teşebbüsün 81 inci maddeyi ihlal ettiğinin farkında
    
    
     olmasına gerek olmadığını
    
    
     , davranışının rekabeti sınırladığının bilincinde olmasını yeterli
    
    
     bulmaktadır.
    
    
     
      57
     
    
   
   
   
   
    
     Cezaya etki eden bu nedenlerin Rehber’de sayılması önceki uygulamaya göre daha
    
    
     büyük bir şeffaflık ve yasal belirlilik sağlamıştır. Ancak listede daha önce kullanılan bazı
    
    
     etk
    
    
     enlerin açıkça belirtilmemiş olmasının, her ne kadar listenin tadadi olduğu ve “diğer”
    
    kategorisinin yer aldığına dikkat çekilse de teşebbüsler açısından yasal belirsizliğe neden
   
   
  
   
    
     olabileceği ileri sürülmektedir.
    
    
     
      58
     
    
   
   
   
   
    
     II.1.4.
    
    
     Cezaların Uygulanmasında Diğer Unsu
    
    
     rlar
    
   
   
   
   
    
     Komisyon’un bu Rehber ile getirmiş olduğu yönteme göre hesaplanan cezalar, her
    
    
     halde 17 sayılı Tüzük ile getirilmiş olan %10’luk dünya çapındaki ciro sınırını aşmamalıdır.
    
   
   
   
   
    
     Bu cezanın hesaplanmasında esas alınacak ciro ise elde edilebiliyorsa kararın a
    
    
     lınmasından
    
    
     önceki yıla ait ciro olmalı, bunun mümkün olmaması halinde ise teşebbüsün bundan bir
    
    
     önceki yıla ait cirosu esas alınmalıdır.
    
    
     Cezalar hesaplanırken ekonomik koşullar, ihlali gerçekleştiren teşebbüsler tarafından
    
    
     elde edilen ekonomik veya finans
    
    
     al fayda, söz konusu teşebüslerin özellikleri ve onların
    
    
     gerçek ödeme güçleri gibi belirli objektif şartlar dikkate alınmalıdır. Komisyon ceza verirken
    
    
     teşebbüslerin ödeme güçlerini de dikkate almak zorundadır. Bu durum orantılılık ilkesiyle de
    
    
     yakından il
    
    
     gilidir. Aksi takdirde teşebbüslerin ödeyemeyeceği kadar ağır cezalara
    
    
     çarptırılmaları onların iflaslarına yol açabilir.
    
   
   
   
   
    
     Rehber, teşebbüs birliklerinin söz konusu olduğu durumlarda, mümkün oldukça birliğe
    
    
     bağlı teşebbüslere ceza uygulanmasını öngörmektedir
    
    
     . Bunun mümkün olmaması (örneğin
    
    
     birliğin bir kaç bin üyesinin olması gibi) ve ECSC Antlaşması’nın kapsamına giren
    
    
     durumların haricinde ise, yukarıdaki usullere göre hesaplanan ancak birlik üyesi teşebbüslerin
    
    
     her birine yüklenecek bireysel cezaların topla
    
    
     mına eşit bir cezanın teşebbüs birliğine
    
    
     uygulanması gerektiğine işaret edilmektedir.
    
   
   
   
   
    
     Teşebbüs birliklerinin dahil olduğu ihlallerde cezanın nasıl hesaplanacağı sorunu
    
    
     Rehber’den önce değişik uygulamalara konu olmuştur. Kerse’ye göre ihlalin teşebbüs birli
    
    
     ği
    
    
     tarafından gerçekleştirildiği durumlarda birliğin cirosu yerine üyelerin toplam cirolarına
    
    
     bakılması gerekmektedir. CB and Europay
    
    
     
      59
     
    
    
     davasında İlk derece Mahkemesi, 17 sayılı
    
    
     Tüzüğün 15(2). maddesinin Komisyon’a teşebbüs birliğinin cirosundan başkasın
    
    
     ı dikkate
    
    
     alma yetkisini vermediği yönündeki itirazı reddetmiştir. ATAD ise %10’luk maksimum
    
    
     cezanın, anlaşma veya uyumlu eyleme katılan teşebüslerin herbirinin veya teşebbüs birliği
    
    
     kararının söz konusu olduğu durumlarda birliğe üye teşebbüslerin bütün ol
    
    
     arak veya hiç
    
    
     değilse birliğin iç kuralları nedeniyle bağlı olan üyelerin ciroları referans alınarak
    
    
     hesaplanması gerektiğine işaret etmiştir. Bu yaklaşıma göre, ceza miktarı belirlenirken ihlalin
    
   
   
    
     pazardaki etkisine bakılması gerekmektedir. Bunu yansıtansa
    
    
     teşebbüs birliğinin cirosu değil
    
    
     üyelerinin cirolarıdır.
    
   
   
   
   
    
     
      II.2.
     
     
      Rehberin Uygulanmasından Örnekler
     
    
   
   
   
   
    
     II.2.1.
    
    
     Volkswagen Kararı
    
   
   
   
   
    
     Komisyon, rehberin yayımlanmasından sonra vermiş olduğu çeşitli kararlarda rehberi
    
    
     uygulamıştır. 1998 yılında vermiş olduğu Volks
    
    
     wagen kararında 102 milyon ECU ceza ile
    
    
     Topluluk rekabet hukuku tarihinde tek bir teşebbüse uygulanan en yüksek cezalardan birini
    
    
     vermiştir.
    
   
   
   
   
    
     81. maddenin ihlali nedeniyle açılan soruşturmada Komisyon, Volkswagen’i
    
    
     İtalya’daki yetkili satıcılarıyla yapmış
    
    
     olduğu anlaşmalarda, diğer üye devletlerdeki nihai
    
    
     
      58
     
    
    
     Richardson, Komisyon görevlile
    
    
     rinin içtihatlarda yer alan etkenlere bakmaksızın Duyuru’daki listeyi kullanabilecekleri
    
    
     endişesini dile getirmekte ve bu görüşüne destekleyici olarak da DGIV’a telefon ederek içtihatlarda yer almasına karşın,
    
    
     listede açıkça belirtilmeyen bir hafifletici n
    
    
     eden hakkında görüş isteyen bir avukatın, eğer listede yer almıyorsa
    
    
     uygulanmayacağı cevabı ile karşılaşmasını göstermektedir.
    
    tüketicilere ve yetkili satıcılara satış yapmamaları konusunda zorlayıcı hükümler koyması nedeniyle cezalandırmıştır. Volkswagen tarafından gerçekleştirilen ihlal, Antlaşma’nın temel
    
     prensiplerinden olan t
    
    
     ek pazar hedefini tehdit edici nitelikte bulunarak çok ciddi ihlaller
    
    kategorisinde değerlendirilmiş ve bu tür ihlaller için öngörülen minimum 20 milyon ECU’lük cezanın oldukça üstünde 50 milyon ECU olarak belirlenmiştir. Bu ceza belirlenirken şu
    
     etkenler
    
    
     de dikkate alınmıştır:
    
   
   
   
   
  
   
    
     1. ilgili hükümlerin uzun yıllar kullanılması
    
   
   
   
   
    
     2. VW grubunun topluluktaki en yüksek pazar payına sahip motorlu araç üreticisi olması
    
   
   
   
   
    
     3. VW’nin davranışının rekabeti kısıtladığının ve 81. maddeyi ihlal ettiğinin bilincinde
    
    
     olması
    
   
   
   
   
    
     4.
    
    
     böyle ciddi b
    
    
     ir ihlal için uygulanacak bir cezanını teşebbüsleri bu tür davranışlarda
    
    
     bulunmaktan caydırıcı olması
    
   
   
   
   
    
     Yukarıda sayılan etkenler neticesinde ihlalin ağırlığına göre 50 milyon ECU olarak
    
    
     belirlenen ceza, söz konusu ihlalin 10 yıldan uzun sürmesi nedeniyle, 1988’den 1992’ye kadar
    
    
     olan dönem ve 1997 yılı için %5 oranında, 1993 ‘ten 1996 yılına kadar %10 oranında
    
    
     artırılarak toplam 35 milyon ECU artırılmış ve böylece temel ceza 85 milyon ECU olarak
    
    
     belirlenmiştir.
    
   
   
   
   
    
     Komisyon temel ceza miktarını bu şekilde belir
    
    
     ledikten sonra, ağırlaştırıcı nedenlerin
    
    
     varlığını dikkate alarak cezayı %20 oranında artırmış vesonuç olarak toplam ceza 102 milyon
    
    
     ECU’ya ulaşmıştır. Komisyon’un bu olayda dikkate aldığı ağırlaştırıcı nedenler şunlardır:
    
   
   
   
   
    
     1.
    
    
     VW’in Komisyon’un mektubuna rağme
    
    
     n ihlale son vermemesi ve ihlali sona
    
    
     erdireceğine dair güven vermemesi,
    
   
   
   
   
    
     2. VW’in ekonomik gücünü kullanması ve dağıtıcıların ihlalin gerçekleştirilmesinde ona
    
    
     bağlı olmaları.
    
   
   
   
   
    
     II.2.2. TACA Kararı
    
   
   
   
   
    
     TACA
    
    
     
      60
     
    
    
     kararında Trans
    
    
     –
    
    
     Atlantic Meclisi Anlaşması (Trans
    
    
     –
    
    
     Atlant
    
    
     ic Conference
    
    
     Agreement) üyelerine 82. Madde kapsamında hakim durumu kötüye kullanmaktan 273
    
    
     milyon ECU ceza kesilmiştir. Komisyon kararında, üyelerin, hizmet kontratlarının içeriklerine
    
    
     ve geçerliliğine sınırlamalar koyarak ve pazarın rekabetçi yapısını d
    
    
     eğiştirerek birlikte hakim
    
    
     durumlarını kötüye kullandıklarını belirtmiştir. Bu davranış, TACA’nın hakim durumuyla
    
    
     baskı yapması neticesinde, özellikle de deniz taşımacılığı pazarında potansiyel rekabeti ifade
    
    
     eden pazara bağımsız girişlere engel olarak etkisini göstermiştir.
    
    
     Komisyon ihlalin etkisi için, ihlalin son yılında kötüye kullanma uygulamalarıyla
    
    
     doğrudan etkilenen hizmetlerin değerine (bu da 3.2 milyar ECU’luk bir bölgeyi ifade
    
    
     etmektedir), meclis üyelerinin karlarına ve fiyat artışlarına bakmıştır. Hizmet kontratlarındaki
    
    
     kötüye kullanma genel fiyat seviyelerini artırdığı için ciddi bulunmuştur. Rekabeti ortadan
    
    
     kaldırma adına yapılan ve dolayısıyla pazarın yapısına zarar veren işlemler çok ağır olarak
    
    
     değerlendirilmiştir. Genel fiyat seviyelerin
    
    
     i %25 oranında artıran ihlallerin 2
    
    
     –
    
    
     3 yıl arasında
    
    
     (1994 yılının bir kısmı ile 1995 ve 1996 yılının tamamı) sürdüğü tespiti yapılmıştır.
    
    
     Komisyon, TACA üyelerinden küçük olanlara nazaran büyük teşebbüslere,
    
    
     “teşebbüslerin önemli zarara sebep olma adına etk
    
    
     in kapasitesinin ve verilen ceza miktarının
    
    
     önemli bir caydırıcı etkisinin olması” gerekçesiyle daha fazla ceza vermiştir. Komisyon bunu
    
    
     hesaplarken de, teşebbüslerin büyüklüklerini ve ihlalin ağırlık seviyesini dikkate alarak
    
   
   
   
   
    
     TACA üyelerini dört kategoriy
    
    
     e ayırmıştır. Büyüklük oranına bakarken de, teşebbüslerin
    
    deniz taşımacılığındaki dünya cirosuna bakmıştır. Komisyon, TACA üyelerinin faaliyetlerinin rekabeti kısıtlayacağı ve dolayısıyla 82.
    
     Madde kapsamında ihlalden dolayı sorumlu olacaklarının farkında
    
    
     olduklarını kaydederek,
    
    ağırlaştırıcı ve hafifletici unsurlar açısından bir değerlendirme yapmamıştır. Bu değerlendirmede tarafların yasal danışmanlıkalmaları ve Komisyon’la temas halinde
    
     bulunmalarına işaret edilmiştir. İhlalde herhangi bir tarafın eleba
    
    
     şı olduğu yönünde bir kanıt
    
    bulunamamıştır.
   
   
   
   
  
   
    
     II.3.
    
    
     Komisyon Rehberinin Değerlendirilmesi
    
   
   
   
   
    
     Rehberin yayınlanmasından önce en çok eleştirilen konuların başında seffaflığın
    
    
     olmaması gelmekteydi. Şeffaflığın olmaması özellikle iki yönden eleştirilmiştir. Bunla
    
    
     rdan
    
    
     birincisi tarifelerin olmamasının belirsizliğe yol açtığı yönündedir. Ancak bu eleştiri, mutlak
    
    
     bir netlikle oluşturulan tarifelerin cezanın amacına zarar vereceği yönünde görüşlerle
    
    
     karşılaşmıştır. Buna göre teşebbüsler hangi ihlali gerçekleştirdikle
    
    
     rinde ne kadar ceza
    
    
     alacaklarını bilmeleri durumunda bir maliyet
    
    
     –
    
    
     kar değerlendirmesi yaparak ihlali
    
    
     gerçekleştirebilirler. Ancak bir tarife hazırlanırken hem yeterince belirlilik sağlanır hem de
    
    
     somut olayda ilgili faktörleri değerlendirebilmek için gerekl
    
    
     i esneklik muhafaza edilirse bu
    
    
     durumun önüne geçilebilir ki Komisyon tarafından yayınlanan rehberin bu nitelikleri haiz
    
    
     olduğu kabul edilmektedir.
    
   
   
   
   
    
     Öte yandan şeffaflıkla ilgili ikinci sorun ise, ilgili kişilerin cezaların hesaplanmasında
    
    
     nihai rakama nas
    
    
     ıl ulaşıldığı konusunda yeterince bilgi sahibi olamadıkları ve Komisyon’un
    
    
     gerekçelerini tam olarak göremedikleri noktasındandır. Bu eleştiri dayanağını cezanın cironun
    
    
     belirli bir yüzdesi olarak alınması ve nihai kararda cironun ticari sır olarak kabul ed
    
    
     ilmesi
    
    
     nedeniyle yayınlanmamasında bulmaktadır. Bu durum yeni düzenlemede ihlallerin
    
    
     gruplandırılarak her gruba belirli parasal cezaların uygulanması yönteminin benimsenmesi ile
    
    
     aşılmıştır.
    
   
   
   
   
    
     Sonuç olarak, rekabet davalarını yürütürken savcı, hakim ve hatta
    
    
     jüri rollerini
    
    
     üstlenen, ceza verirken oldukça geniş bir takdir hakkı kullandığı gerekçesiyle yoğun şekilde
    
    
     eleştirilen Komisyon, yayınladığı bu Rehber’le eleştirileri bir ölçüde karşılamıştır.
    
   
   
   
   
    
     
      III.
     
     
      İNGİLTERE UYGULAMASI
     
    
   
   
   
   
    
     1998 tarihli İngiliz Rekabet Kanunu
    
    
     ‘nun 36. maddesine göre, Adil Ticaret Genel
    
    
     Müdürlüğü
    
    
     
      61
     
    
    
     , kasten veya ihmalen Kanun’un I. ve II. bölümlerindeki
    
    
     
      62
     
    
    
     yasaklamaları ihlal
    
    
     eden teşebbüslere cirosunun %10’unu geçmeyecek
    
    
     
      63
     
    
    
     miktarda para cezası verme yetkisine
    
    
     sahiptir. Adil Ticaret Genel Müdürlüğü,
    
    
     Kanun’un
    
    
     
      64
     
    
    
     38(1) maddesine dayanarak cezalarda
    
    
     uygun miktarın belirlenmesine yönelik olarak bir Rehber
    
    
     
      65
     
    
    
     yayınlamıştır.
    
    
     Rehber giriş, ceza miktarının belirlenmesi adımları ve işbirliği yapan teşebbüsler
    
    
     yönelik düzenlemeler olmak üzere üç bölümden oluşmaktad
    
    
     ır. Giriş bölümünde, para
    
    
     cezalarının, teşebbüslere katıldıkları ihlalin ağırlığını yansıtacak şekilde uygulanması ve
    
    
     rekabeti bozucu davranışlara katılımın caydırılması olmak üzere iki amacı bulunduğu
    
    
     belirtilmektedir. Rehber’e göre caydırıcı etkinin sadece karara konu olan teşebbüsler için değil
    
    
     Kanun’a aykırı davranışta bulunması muhtemel olan diğer teşebbüsler için de geçerli olması
    
    gerekmektedir. Öte yandan, ceza miktarının hesaplamasındaki adımlar ortaya konularak şeffaflığın artırılmasının da amaçlandığı ifade edilmiştir. Rehber, nihai para cezasına beş adımdan oluşan bir hesaplama sonucunda ulaşılacağını öngörmüştür:
   
   
   
   
  
   
    
     –
    
    
     İhlalin niteliğine göre belirlenecek, teşebbüsün “ilgili cirosunun” belli bir oranında temel
    
    
     miktarın saptanması
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Süreye göre ayarlanmas
    
    
     ı
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Diğer faktörlere göre ayarlanması
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Başka ağırlaştırıcı ve hafifletici faktörlere göre ayarlanması
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Ceza miktarının teşebbüsün cirosunun %10’unu geçtiği durumlar ve mükerrer cezayı
    
    
     önlemek için ayarlanması
    
   
   
   
   
    
     Birinci Adım: Başlangıç Noktası
    
   
   
   
   
    
     Yukarıdaki adımlar
    
    
     daha detaylı incelenecek olursa, para cezasının hesaplanmasına,
    
    
     teşebbüsün ilgili cirosunun %10’unu geçmeyecek şekilde belli bir yüzde oranına tekabül eden
    
    
     temel miktarın belirlenmesiyle başlanacaktır. İlgili ciro ise, bir önceki mali yılda ihlalden
    
    
     etkile
    
    
     nen ilgili ürün ve ilgili coğrafi pazardaki teşebbüs cirosunu ifade etmektedir.
    
    
     
      66
     
    
    
     İlgili
    
    
     ürüne ait coğrafi pazar İngiltere’den daha geniş ise, İngiltere dışında elde edilen ciro da hesaba
    
    
     dahil edilebilecektir.
    
   
   
   
   
    
     İhlalin niteliğine bağlı olarak ilgili ciroya uygulanacak olan oran da değişecek, ihlalin
    
    
     ağırlığı arttıkça ceza oranı da artabilecektir. Kanun’un I. ve II. bölümünde yasaklanan fiiller
    
    
     ağır rekabet ihlali olarak sayıldığından, bunlara verilecek ceza ihlali gerçekleştiren teşebbüsün
    
    
     ilgili cirosunun %10’u veya bu miktara yakın olacaktır.
    
   
   
   
   
    
     Para cezasında temel miktarı oluşturacak olan ilgili cirodaki oranın belirlenmesi,
    
    
     ihlalin ağırlığının değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır. Rehber, yapılacak
    
    
     değerlendirmede, Komisyon uygulamasına paralel olarak, ür
    
    
     ünün niteliği, pazarın yapısı,
    
    
     ihlale katılan teşebbüs veya teşebbüslerin pazar payları, giriş koşulları, rakiplerin ve üçüncü
    
    
     tarafların etkileri gibi bir çok faktörün göz önüne alınacağını belirtmektedir. Bu
    
    
     değerlendirmede tüketicilerin doğrudan veya dolaylı olarak zarar görmesi de önemli bir faktör
    
    
     olacaktır. Ancak bütün ihlallerde değerlendirmenin dava özelinde (case
    
    
     –
    
    
     by
    
    
     –
    
    
     case) yapılacağı
    
    
     vurgulanmıştır.
    
   
   
   
   
    
     Komisyon uygulamasına benzer bir başka nokta ise ihlale birden çok teşebbüsün
    
    
     katılması durumudur. Rehber’e göre böyle durumlarda, her teşebbüsün ihlaldeki gerçek etkisi
    
    
     göz önüne alınarak, uygun temel miktarın belirlenmesinde her teşebbüs için ayrı
    
    
     değerlendirme yapılacaktır.
    
   
   
   
   
    
     İkinci Adım: Süreye Göre Ayarlama
    
   
   
   
   
    
     İhlalin süresi göz önüne alınarak temel ceza
    
    
     miktarı artırılabilecektir. Bir yıldan fazla
    
    
     süren ihlallere yönelik para cezaları, ihlalin sürdüğü yıl miktarından fazla olmamak kaydıyla
    
    
     çarpılabilir. İhlalin sürdüğü yıl sayısı hesaplanırken, bir yıldan az olan süreler tam yıl olarak
    
    
     değerlendirilecekt
    
    
     ir.
    
   
   
   
   
    
     Üçüncü Adım: Diğer Faktörlere Göre Ayarlama
    
   
   
   
   
    
     Birinci ve ikinci adımda hesaplanan ceza miktarı, verilecek cezaların caydırıcı etkiye
    
    
     sahip olması gerektiği hedefine ulaşılması için ayarlanabilecektir. Burada yalnızca karara
    
    
     konu teşebbüslere yönelik deği
    
    
     l, aynı zamanda muhtemelen rekabeti bozucu faaliyetlerde
    
    bulunabilecek teşebbüslere yönelik caydırıcılığın amaçlandığını belirtmek gerekir. Bu aşamada, örneğin ihlal neticesinde elde edilen veya elde edilmesi muhtemel kazanç dikkate alınabilecektir.
   
   
   
   
  
   
    
     Dördü
    
    
     ncü Adım: Başka Ağırlaştırıcı ve Hafifletici Faktörlere Göre Ayarlanması
    
   
   
   
   
    
     İkinci ve üçüncü adımda belirlenen temel ceza miktarı, ağırlaştırıcı sebeplerin
    
    
     varlığında artırılabilecek, hafifletici sebeplerin varlığında ise azaltılabilecektir.
    
    
     Rehber’de ağırlaştırıcı sebepler şu şekilde sıralanmıştır.
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Teşebbüsün ihlalde lider veya kışkırtıcı olması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Üst yönetimin katılımı,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     İhlalin devamını sağlamak adına, diğer teşebbüslere karşı tedbirlerin alınması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Soruşturmaya başlanmasından sonra ihlale devam edilmesi,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Ayn
    
    
     ı teşebbüs veya aynı grup içindeki diğer teşebbüslerin tekrar eden ihlalleri.
    
   
   
   
   
    
     Hafifletici sebepler ise;
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Teşebbüsün rolü, örneğin teşebbüsün yoğun baskı ve tehdit altında olması,
    
   
   
   
   
    –
    
     Anlaşmanın veya davranışın ihlal oluşturup oluşturmadığına dair belirsizlik,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     K
    
    
     anun’a uyma adına uygun adımların atılması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     İhlallerin kasten değil ihmalen olması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     İcra sürecinin daha etkin ve hızlı olmasını sağlayan işbirliği.
    
   
   
   
   
    
     Beşinci Adım: Ceza Miktarının Teşebbüsün Cirosunun %10’unu Geçtiği Durumlar ve
    
    
     Mükerrer Cezayı Önlemek İçin Ayarlanması
    
   
   
   
   
    
     Yukarıdaki metod çerçevesinde hesaplanan nihai ceza miktarı, Kanun’un 36(8).
    
    
     maddesinde belirtildiği üzere teşebbüsün cirosunun %10’unu geçemez. Bu oranı aşan
    
    
     cezalarda ayarlama yapılacaktır.
    
    
     Anlaşma veya davranışa yönelik olarak AB Komisyonu v
    
    
     eya başka bir üye ülkenin
    
    
     mahkeme veya bir otoritesi tarafından ceza verilmişse, aynı anlaşma veya davranışa ceza
    
    
     belirlerken bu ceza göz önünde bulundurmalıdır.
    
   
   
   
   
    
     
      IV.
     
     
      HOLLANDA UYGULAMASI
     
    
   
   
   
   
    
     Hollanda Rekabet Kanunu’nun 56 ve 57. maddelerine göre, Hollanda Reka
    
    
     bet
    
    
     Otoritesi
    
    
     
      67
     
    
    
     , Rekabet Kanunu’nun
    
    
     6(1).
    
    
     (rekabeti kısıtlayıcı anlaşma ve eylemlerin
    
    
     yasaklanması) ve 24(1). maddelerinde (hakim durumun kötüye kullanılması) tarif edilen
    
    
     ihlalerin gerçekleşmesi halinde para cezası verme yetkisine sahiptir. Kanun’un 57(1).
    
    
     maddesi
    
    
     maksimum ceza olarak 450.000 EUR (daha önce 1 milyon NLG), eğer bu miktar yüksekse
    
    
     teşebbüsün toplam cirosunun %10’unu işaret etmektedir. İhlal, teşebbüs birliği tarafından
    
    
     gerçekleştirilmişse ihlale katılan teşebbüslerin cirolarının toplamı alına
    
    
     caktır.
    
    
     Kurul, kanuna uymayı teşvik etmenin bir aracı olarak kabul edilen bu yetkiyi
    
    
     kullanarak ceza miktarını belirlerken, 57(2). maddeye göre ihlalin ağırlığını ve süresini
    
    
     dikkate alacaktır.
    
   
   
   
   
    
     Hollanda Rekabet Otoritesi de, ceza verirken uygulanacak esasları göstermek üzere bir
    
    
     Rehber
    
    
     
      68
     
    
    
     yayınlamak yoluna gitmiştir. Rehber’de, Rekabet Kurulu’nun ceza belirleme
    
    
     politikasının henüz gelişmekte olduğu belirtilmiş ve Rehber’in yayınlanması ile ceza miktarı
    
    
     belirlenirken hangi unsurların dikkate alındığının göste
    
    
     rilmesi amaçlanmıştır. Ancak ceza
    
    miktarının belirlenmesinin basit matematiksel modellere göre belirlenemeyeceği, Kurul’un takdir hakkının her şartta ve dava özelinde devam edeceği vurgulanmıştır.
    
     Hollanda Rekabet Otoritesi’nin yayınlamış olduğu Rehber’in
    
    
     belki de en önemli yanı,
    
    cezaların belirlenmesine yönelik AB Komisyonu tarafından yayınlanan Rehber’in değişiklik yapılmadan alınamayacağının vurgulanmasıdır. Komisyon tarafından benimsenmiş olan,
    
     ihlalleri belirli kategorilere ayırıp bu kategorilere sabit
    
    
     cezalar uygulama sisteminde, küçük
    
    teşebbüslerin, ihlalleri daha çok kasten gerçekleştiren büyük teşebbüslere göre daha ağır şekilde cezalandırılması gibi bir sakınca bulunmaktadır. Bu yönüyle Hollanda Rekabet
    
     Otoritesi, caydırıcı etkisini kaybetmeksizin
    
    
     orantılı şekilde hem büyük hem de küçük ve orta
    
    boy işletmelere uygulanabilecek cezalar verilmesi politikasını benimsemiştir. Ceza vermenin amacının rekabet kurallarını ihlal edenleri engellemek ve potansiyel olarak ihlal edebilecekleri caydırmak olduğu, bu nedenle de ceza miktarının bu amaca hizmet edecek kadar yüksek olması gerektiği belirtilmiştir. Ceza takdirinde, eşitlik ve orantılılık gibi temel ilkelerin her adımda gözetileceği, Rehberin de bu temel ilkelere hizmet edeceği özellikle vurgulanmıştır. Ceza Belirleme Kriterleri
   
   
  
   
    
     Rehber, Komisyon Rehberi’ne benzer şekilde ihlalleri çok ağır, ağır ve hafif ihlaller
    
    
     olarak üçe ayırmaktadır.
    
   
   
   
   
    
     Yatay kısıtlamalar ile hemen hemen tekel durumunda olan teşebbüslerin hakim
    
    
     durumlarını kötüye kullanmaları çok ağır ih
    
    
     laller kategorisinde değerlendirileceğini belirten
    
    
     Rehber, yatay fiyat anlaşmaları, müşterek dikey fiyat tespiti, müşterek boykotlar, pazar
    
    
     paylaşımı anlaşmaları ve bir teşebbüsü pazar dışına atmayı amaçlama şeklinde hakim
    
    
     durumun kötüye kullanılması hallerini bu kategoriye örnek olarak vermiştir.
    
    
     Çok ağır ihlal olarak değerlendirilemeyecek yatay anlaşmalar ile ayrımcılık ve bağlı
    
    
     satışlar gibi çok ağır olarak değerlendirilemeyecek hakim durumun kötüye kullanılması
    
    
     şekilleri ve bireysel dikey fiyat tespiti
    
    
     ve yeniden satıştaki sınırlamalar gibi fiyatlar ve satış
    
    
     imkanları üzerinde doğrudan etkisi olan dikey anlaşmalar ağır ihlaller olarak ele alınacaktır.
    
    
     Rekabeti sınırlı ölçüde bozan ihlaller hafif ihlal olarak değerlendirilecektir. Kural
    
    
     olarak, özellikle
    
    
     fiyat ve satış imkanlarını amaç olarak ele almayan dikey anlaşmalar bu
    
    
     kategoridedir.
    
   
   
   
   
    
     AB Komisyon’una paralel şekilde Rekabet Otoritesi, ihlalin ağırlığını belirlerken,
    
    
     ihlalin olduğu ekonomik koşulları da dikkate alacaktır. Buna göre, ihlale konu mal ve
    
    
     hizmetlerin niteliği, pazarın büyüklüğü, teşebbüs ve teşebbüslerin büyüklükleri ve pazar
    
   
   
    
     payları, pazarın yapısı ve uygulanabilir düzenlemeler dikkate alınacaktır. İhlal neticesinde
    
    
     rakiplerin, müşterilerin ve tüketicilerin (muhtemel) zararlarına da özel önem verilecektir.
    
    
     Temel ceza miktarı teşebbüsün ilgili cirosu esas alınarak saptanacaktır. Bu noktada
    
    
     Hollanda Rekabet Otoritesi, Komisyon uygulamasından ayrılarak cironun hesaplanmasında
    
    
     farklı bir yöntem getirmektedir. Zira Rehber’e göre ilgili cirodan,
    
    
     teşebbüsün ihlal süresince,
    
    
     ihlale konu mal ve hizmetlerin satışından kaynaklanan bütün işlemlerin değeri anlaşılmalıdır.
    
   
   
   
   
    
     Rehber, elde edilen bilgiler çerçevesinde ilgili cironun belirlenememesi durumunda Rekabet
    
    
     Otoritesine tahmin yapma yetkisini vermekte
    
    
     dir.
    
    
     
      69
     
    
   
   
   
   
  
   
   
   
    
     Cironun tespiti bütün davalarda yukarıdaki gibi basitçe bulunamayabilir. Örneğin,
    
    
     hakim durumdaki bir firmanın bu durumunu korumaya yönelik işlemleri bu türden sayılabilir.
    
    
     Bu durumda, en azından bir yıl olmak üzere, teşebbüsün koruduğu pazardaki ci
    
    
     rosu ilgili ciro
    
    
     olarak alınabilir.
    
   
   
   
   
    
     İhlal teşebbüs birliği tarafından gerçekleştirilmişse, ihlale katılan birliğe üye
    
    
     teşebbüslerin cirolarının esas alınması gerekmektedir. Otorite, her teşebbüsün cirosunun
    
    
     %10’una eşit olacak oranda ceza verebilecektir.
    
   
   
   
   
    
     İ
    
    
     hlaldeki cironun tespit edilemediği durumlarda, Rehber’deki esaslara göre incelenen
    
    
     ihlalin ağırlığı ve süresi göz önüne alınarak, Otorite tarafından cezaya esas teşkil etmek üzere,
    
    
     teşebbüsün Hollanda’daki toplam yıllık cirosu alınabilecektir.
    
    
     İhlalin ağırlığına bağlı olarak, temel ceza miktarı belirlenen bir çarpanla çarpılabilir.
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Hafif ihlal durumunda bu çarpan en fazla 1 olarak tespit edilecektir.
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Ağır ihlal durumunda bu çarpan en fazla 2 olarak tespit edilecektir.
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Çok ağır ihlal durumunda, bu çarpan 1.5 ile 3 arasında tespit edilecektir.
    
   
   
   
   
    
     Dolayısıyla çok ağır ihlallerde, henüz ağırlaştırıcı sebeplere bakmadan, ceza miktarı
    
    
     ilgili cironun %30’una kadar çıkabilecektir. Yukarıda verilen çarpanlar sayesinde, cezaların
    
    
     ihlalin ağırlığına göre farklılık arzetmesi mümkün olacaktır.
    
    
     Daha önce belirtildiği gibi, ekonomik koşullara bağlı olarak, bazı özel durumlarda ağır
    
    
     ihlallerin daha ağır ihlallere göre yüksek bir çarpanla çarpılması uygun olabilecektir.
    
    
     Yukarıdaki verilen çarpan aralığı bu uygulamaya izin ver
    
    
     mektedir.
    
    
     Eğer bir soruşturmada yasaya aykırı bir çok durum varsa Rekabet Otoritesi, yasaya
    
    
     aykırı her durum için ceza vermek yerine bu ihlallerin tüm bileşimine ceza verebilir.
    
   
   
   
   
    
     Otorite, cezayı belirlerken, cezanın artırılmasını veya indirilmesini etkiley
    
    
     ecek şartları
    
    
     da göz önüne alır. Bu yönüyle, hangi şartların ne oranda cezada artış veya azalışa sebep
    
    
     olacağına gerekçeleriyle birlikte karar verecektir. Bu değerlendirme yukarıda açıklanan
    
    
     çarpan etkisinden bağımsız olarak uygulanacaktır.
    
   
   
    
     Cezayı artırabilecek şartlar arasında şunlar sayılabilir:
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Avrupa Birliği Komisyonu dahil olmak üzere, yetkili bir otorite veya bir yargı otoritesi
    
    
     tarafından teşebbüsün daha öncesinde benzer bir rekabet hukuku ihlaline karıştığının
    
    
     belirlenmesi,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Teşebbüsün ihlalde lider rolünün olması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Teşebbüsün yasaklanan eyleme uyumu sağlamak ve eylemi kontrol etmek için gerekli
    
    
     önlemleri alması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Teşebbüsün Rekabet Otoritesi’nin soruşturmasını engellemesi.
    
    
     Cezada indirime sebep olacak şartlar arasında şunlar sayılabilir:
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Teşebbüsün, Re
    
    
     kabet Otoritesinin soruşturması esnasında yasal zorunluluğunun ötesinde
    
    
     işbirliği yapması,
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Teşebbüsün ihlali kendi isteğiyle sona erdirmesi (Eyleme kendiliğinden son verilmesi,
    
    
     soruşturma açılmasından önce olmuşsa buna daha büyük ağırlık verilecektir.),
    
   
   
   
   
    
     –
    
    
     Te
    
    
     şebbüsün ihlal neticesinde zarar gören kişi veya kişilerin zararlarını kendi isteğiyle
    
    
     tazmin etmesi.
    
   
   
   
   
    
     Rekabet Otoritesi ceza miktarını belirlerken hazırlamış olduğu rehbere uygun olarak,
    
    
     usule uygun ve yasal olarak en yüksek cezayı verebileceğini belirtmiş
    
    
     tir. Buna ilaveten,
    
    
     Rehber’in katı uygulanması eşit olmayan uygulamalara sebebiyet verecekse Otoritenin
    
    
     Rehber’den sapabileceği de ayrıca belirtilmiştir.
    
   
   
  
  
  
   
   
   
    
     Rehber, bazı özel durumlarda, şartların bu şekilde gerektirdiği düşünülüyorsa 1000
    
    
     Euro’luk sembolik bir ceza verilebileceğini belirtmiştir.
    
    
     Rehber’in sonunda, bu Rehber’in cezaların belirlenmesine yönelik olan Rekabet
    
    
     Kanunu’nun 57. maddesine dair henüz gelişme aşamasındaki Rekabet Otoritesi politikasını
    
    
     kapsadığı vurgulanmıştır. Rekabet Otoritesi’nin Re
    
    
     hber’de değişiklik yapma hakkının saklı
    
    
     olduğu da ayrıca belirtilmiştir. Rehber, yeteri
    
    
     kadar davada uygulandıktan sonra elde edilen
    
    
     tecrübe değerlendirilecek ve gerekirse düzeltilecek veya revize edilecektir.
    
   
   
   
   
    
     
      V.
     
     
      SONUÇ
     
    
   
   
   
   
    
     Yukarıda yer verilen AB Komisyonu, İngiltere ve Hollanda’nın yayınlamış olduğu her
    
    
     üç rehberde de temel amacın ceza takdirinde şeffaflığın artırılması olduğu vurgulanmıştır.
    
    
     Bunun ötesinde verilecek cezalarda tutarlılığın sağlanması, hem ceza takdirinde bulunan
    
    
     otoriteler, hem de cezaya muhatap olan teşebbüsler açısından önemli bir diğer amaçtır.
    
    
     Temelde aynı olmakla birlikte, uluslarüstü yapısıyla AB Komisyonu uygulamaları ile,
    
    
     ulusal yapıdaki İngiltere ve Hollanda’nın uygulamaları arasında bazı farklar bulunmaktadır.
    
    
     Nitekim bazı farkların b
    
    
     ulunabileceği Hollanda’nın yayınlamış olduğu Rehber’de, AB
    
    
     Komisyonu’nun yayınlamış olduğu Rehber’in değişiklik yapılmadan alınamayacağı
    
    
     ifadeleriyle, açıkca vurgulanmıştır Örneğin cezaya esas teşkil eden miktar, Komisyon
    
    
     uygulamasında ihlalin ağırlığına g
    
    
     öre tayin edilen miktar aralıklarına göre belirlenirken,
    
    
     Hollanda ve İngiltere’de ise teşebbüs cirosunun belli bir yüzdesi olarak alınmaktadır.
    
    
     Sonuç olarak, yayınlanan rehberlerle şeffaflık ve verilen kararlarda tutarlılık
    
    
     sağlanmaya çalışılmıştır. Ancak, rekabet hukuku uygulamalarında her davanın kendi özelinde
    
    
     değerlendirildiği ve verilecek cezanın da olayın özellikleri dikkate alınarak takdir edileceği
    
    
     belirtilmelidir. Bu ilke her üç rehberde de önemle vurgulanmıştır. Bir diğer önemli vurgu da,
    
    
     nihai t
    
    
     akdir hakkının hala rekabet otoritelerinin uhdesinde olduğudur.
    
   
   
   
   
  
  
  
  
  
  
  
   
    * Rekabet Uzmanları. Çalışmadaki görüşler, Rekabet Kurumu’nu bağlayıcı değildir.
   
   
    
     1
    
    Bu çalışmada yeni numaralandırma sistemine uygun olarak, 85 ve 86. maddeler yerine 81 ve 82. madde numaraları kullanılacaktır.
   
   
    
     2
    
    17 sayılı Tüzüğün 15(2). maddesi şu şekildedir: “Aşağıdaki hallerde Komisyon teşebbüs veya teşebbüs birliklerine bir kararla bin hesap biriminden bir milyon hesap birimine kadar veya ihlale katılan her bir teşebbüsün bir önceki yıl cirosunun %10’unu aşmamak kaydıyla daha fazla para cezası verebilir; Kasten veya ihmalen, a) Antlaşma’nın 81(1) veya 82. maddelerini ihlal etmeleri, b)8(1). maddeye göre yüklenen bir yükümlülüğü ihlal etmeleri Para cezasının miktarı belirlenirken ihlalin ağırlığı ve süresi dikkate alınır.”
   
   
    
     3
    
    Komisyon ceza uygularken Topluluk hukukunun genel prensipleri, özellikle de cezalandırma politikası ile ilgili olan adalet/eşitlik ve orantılılık prensipleri ile bağlıdır. CFI, Hoescht AG v. Commission (Cases 46/47 and 227/88) kararında, Komisyon’un teşebbüslere ceza uygulamasında eşitliğe ulaşmak için çeşitli etkenleri birarada değerlendirmesi  gerektiğine dikkat çekmiştir. R.A.’nın 3b maddesi ise “Topluluk tarafından yapılacak herhangi bir eylem, bu antlaşmanın amaçlarına ulaşmak için gerekli olanı aşmamalıdır” demek suretiyle orantılılık ilkesini vurgulamıştır. Buna göre orantılılık prensibinin uygulaması, Komisyon gibi topluluk organlarının yükümlülükler getirmesi, kamu yararını karşılamak için gerekli olan sınırın
   
   
    
     4
    
    Dyestuffs, Cases 48, 49,51-57/69, ICI and Others v. Commission, (1972) ECR 619.
    
    
   
   
    
     5
    
    Quinine; (1969) O.J. L192/5; (1969) C.M.L.R. D41; Dyestuffs (1969) O.J. L195/11; (1969) C.M.L.R D23; Pittsburgh Corning; (1972) O.J. L272/35; (1973) C.M.L.R. D2; Zoja/CSC-ICI, (1972) O.J. L299/51; (1973) C.M.L.R. D50 ve WEA/Filipacchi Music (1972) L303/52; (1973) C.M.L.R. D43.
   
   
    
     6
    
    (1973) L140/17; (1973) C.M.L.R. D65.
   
   
    
     7
    
    Commission Decision 80/256, OJ 1980 L60/21, on appeal Joined Cases 100 to 103/80 Musique Diffusion Française SA and Others v. EC Commission (1983) 3 CMLR 221.
   
   
    
     8
    
    Tetkik Hakimi (A.G.) Warner, Miller ( Case 19/77 Miller v. Commission, (1978) E.C.R. 131, (1978) 2 C.M.L.R. 334) Davası’nda cezanın teşebbüsün cirosunun belli bir oranı ölçüsünde hesaplanmasını destekler mahiyette şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Komisyon’un ceza miktarındaki takdiri, ilgili teşebbüsün cirosunun %0 ile %10’u arasında bir oranın esas
   
   
    alınmasıdır… Buna göre, uzun süreli ve en ağır nitelikteki kasıtlı ihlaller için cironun %10’u uygulanabilir. Diğer uçta ise, kısa süreli ve ihmalen gerçekleştirilen önemsiz ihlaller için %1’den az ceza uygulanması uygundur.”
   
   
    
     9
    
    Musique Diffusion Française (Case 100-103/80, E.C.R. 1825; (1983) 3 C.M.L.R. 221) Davası’nda ATAD cezanın takdirinde, teşebbüsün cirosu bir gösterge iken, teşebbüsün büyüklüğü, pazarı etkileme gücü, ihlalin niteliği, ihlale konu malların değeri ve hacmi gibi koşulların da göz önüne alınması gerektiğini belirtmiştir.
    
    
   
   
    
     11
    
    (1996)OJ C207/4. Daha sonra bu duyuru revize edilmiştir. 2002/C 45/03.
   
   
    
     12
    
    AKÇT Antlaşması’nın 5. maddesi şu şekildedir: “Otomatik olarak geçersiz olan bir antlaşmayı akdetmiş olan veya otomatik olarak geçersiz olan bir anlaşmayı veya kararı veya izin talebi reddedilmiş veya izni kaldırılmış anlaşmayı veya sahte veya yanlış olduğunu bildiği bilgilerle izin alınmış bir anlaşmayı hakem hükmü, para cezası, boykot veya diğer araçlarla yürürlüğe sokan veya sokmaya kalkışan veya bu maddenin 1. paragrafıyla yasaklanan faaliyetlerle uğraşan işletmelere, Yüksek Otorite bu maddeyle yasaklanan anlaşma, karar veya uygulamanın konusu olan ürünlerin yıllık cirosunun iki katını aşmayan para cezası veya sürekli para cezası verebilir. Bununla birlikte, eğer anlaşmanın, kararın veya uygulamanın amacı üretimi, teknik gelişmeyi veya yatırımları sınırlamak ise bu üst sınır, para cezalarında işletmelerin yıllık cirosunun %10’u ve süreli para cezası verilen hallerde günlük cirosunun %20’si oranına kadar artırılabilir. (Aslan’dan alınmıştır. Sayfa 10).
   
   
    
     13
    
    (1998) O.J. C 9/3 (1998) 4 C.M.L.R. 472. Bundan böyle kısaca Rehber olarak anılacaktır.
   
   
    
     14
    
    Ancak yine de ceza hiç bir durumda 17/62 sayılı Tüzük ile getirilen eşik olan teşebbüsün dünya çapındaki cirosunun %10’unu geçemeyecektir.
   
   
    15 Decisions 91/297/EEC, 91/298/EEC, 91/299/EEC, 91/300/EEC and 91/301/EEC-Soda Ash; 94/815/EC-Cement; 94/601/EC-Cartonboard; 92/163/EC-Tetra Pak and 94/215/EEC-ECSC-Steel beams.
   
   
    
     16
    
    Cartonboard, (1994) O.J. L243/1.
   
   
    
     17
    
    (1994) O.J. L.104/34.
   
   
    
     18
    
    Örneğin, Tetra Pak II (1992) O.J. L72/1, (1992) 4 C.M.L.R. 551 ve benzer şekilde Eurofix-Bauca v. Hilti (1988) O.J. L65/19, (1989) 4 C.M.L.R. 667
   
   
    
     19
    
    (1992) O.J. L96/34, (1993) 4 C.M.L.R. 596
   
   
    
     20
    
    (1997) O.J. L47/11, at para. 82
   
   
    
     21
    
    Case 19/77, Miller International Schallplatten GmbH v. Commission (1978) E.C.R. 131, (1978) 2 C.M.L.R. 334,
   
   
    
     22
    
    VW (1998) O.J. L124/60, at para 210.
   
   
    
     23
    
    (1995) O.J. L272/16.
   
   
    
     24
    
    Case C-137/95 P, SPO and Others v. Commission (1996) ECR I-1611
   
   
    
     25
    
    (1980) O.J. L39/51, (1980) 2 C.M.L.R. 285
   
   
    
     26
    
    Örneğin Vegetable Parchment (1978) O.J. L70/54, (1978) 1 C.M.L.R. 534.
   
   
    
     27
    
    AKZO v. Commission (1991) I E.C.R. 3359, (1993) 5 C.M.L.R. 215
   
   
    
     28
    
    (1986) O.J. L295/19, (1989) 4 C.M.L.R. 371
   
   
    
     29
    
    Chiquita (1976) O.J. L95/1, (1976) 1 C.M.L.R. D28, at para. 119.
   
   
    
     30
    
    (1993) O.J. L34/20
   
   
    
     31
    
    Court of First Instance karşılığı olarak kullanılmıştır.
   
   
    
     32
    
    Dunlop Slazenger International Ltd v. Commission (1994) E.C.R. II-441, at paras 142-143
    
    
   
   
    
     33
    
    Dutch Cranes, cases T-213/95 ve T-18/96
    
    
   
   
    
     34
    
    Polypropylene
    
    
   
   
    
     35
    
    Case C-333/94 P, Tetra Pak v. Commission (1996) E.C.R. I-5951, at paras 46-49.
    
    
   
   
    
     36
    
    Örneğin Cartonboard, Case 352/94
    
    
   
   
    
     37
    
    Cartonboard, (1994) O.J. L243/1
   
   
    
     38
    
    Örneğin, Building and Construction Industry in the Netherlands, (1992)O.J. L92/1
    
    
   
   
    
     39
    
    (1972) J.O. L303/52, (1973) C.M.L.R. D43
    
    
   
   
    
     40
    
    (1992) O.J. L131/32
    
    
   
   
    
     41
    
    VW (1998) O.J. L124/60, at para. 219
    
    
   
   
    
     42
    
    (1974) O.J. L29/14, (1975) 1 C.M.L.R. D20.
    
    
   
   
    
     43
    
    Cases 40-48, 50,54-56, 111,113&114/73, Co-operatieve Vereniging “Suiker Unie” UA and Others v. Commission (1975) ECR 1663
   
   
    
     44
    
    (1977) O.J. L39/19, (1977) 1 CMLR D44
    
    
   
   
    
     45
    
    (1982) O.J. L161/18, (1982) 2 CMLR 233
    
    
   
   
    
     46
    
    Case T-53/92, Dunlop Slazenger International Ltd. V. Commission (1994) ECR II-441
   
   
    
     47
    
    (1985) O.J. L376/29, (1988) 4 CMLR 945
   
   
    
     48
    
    (1988) O.J. L78/34, (1988) 4 CMLR 848
   
   
    
     49
    
    (1994) O.J. L243/1, (1994) 5 CMLR 547
    
    
   
   
    
     50
    
    Cases 32/78 & 36-82/79: (1979) ECR 2435
    
    
   
   
    
     51
    
    (1992) O.J. L134/1
    
    
   
   
    
     52
    
    Italian Flat Glass Temyizi: Cases T-68 ve 77-78/89
   
   
    
     53
    
    Dolayısıyla temel ceza=ağırlık + süre eşitliğinden oluşacaktır. Dolayısıyla, bu denklemi süre için belirlenen eşiklerle açıklayacak olursak:
   
   
    1-) kısa süreli ihlallerde(bir yıldan az) : temel ceza = ağırlık
   
   
    2-) orta süreli ihlallerde(1-5 yıl arası): temel ceza = ağırlık + %50 ağırlık olabilecektir.
   
   
    3-) uzun süreli ihlallerde(5 yıldan fazla): temel ceza = ağırlık + (yıl sayısı * %10 ağırlık) olabilecektir.
   
   
    
     54
    
    (1974) E.C.R. 223, (1974) 1 C.M.L.R. 309, at para. 51.
   
   
    
     55
    
    17 sayılı Tüzüğün 15(5). Maddesi
   
   
    
     56
    
    Condellis’in Sperry New Holland Davası’ndaki durumu (1985) O.J. L376/21, (1988) 4 C.M.L.R. 306
   
   
    
     57
    
    Case 246/86 Belasco a.o. v. Commission (1989) E.C.R. 2191
   
   
    
     59
    
    Cases T-39 and 40/92, Groupement des cartes bancaires “CB” and Europay International SA v. Commission (1994) ECR II-49
   
   
    
     60
    
    O.J. L 95-09/04/1999, page 0001
   
   
    
     61
    
    Director General of Fair Trading
   
   
    
     62
    
    I.bölüm rekabeti sınırlayıcı anlaşmaları, II.bölüm ise hakim durumun kötüye kullanılmasını düzenlemektedir.
   
   
    
     63
    
    Ceza uygulamasında verilen bu üst sınır Kanun’un 36(8). Maddesiyle düzenlenmiş olup, ciro hesaplamasına dair “The Competition Act 1998 (Determination of Turnover for Penalties) Order 2000, SI 2000, No. 309” yayınlanmıştır.
   
   
    
     64
    
    Competition Act 1998
   
   
    
     65
    
    Competition Act 1998, Director General of Fair Trading’s Guidance as to the Approriate Amount of a Penalty, 29 January 2000.
   
   
    
     66
    
    İlgili ciro, satışlardan indirimler, katma değer vergisi ve ciroyla doğrudan ilgili diğer vergiler düşüldükten sonra hesaplanacaktır.
   
   
    
     67
    
    “Director-General of the Netherlands Competition Authority” yerine kullanılmıştır.
   
   
    
     68
    
    Guidelines for the Setting of Fines, 19 Aralık 2001’de imzalanmış olup, Resmi Gazete’de yayınlandığında yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
   
   
    
     69
    
    X ürününün satışı ile ilgili olarak A,B ve C teşebbüsleri bir fiyat anlaşması yaparlar. Bu ürünün satışından her yıl A 30 milyon euro, B 20 milyon euro ve C ise 10 milyon euro ciro elde etmektedir. İhlalin dört yıl sürmesi halinde cezaya esas olacak ciro A için 120 milyon euro, B için 80 milyon euro ve C içinse 40 milyon euro olarak alınacaktır.
   
   
   
   
    
     
      KAYNAKÇA
     
    
   
   
  
   
    
     –
    
    
     Blanco, Luis Ortiz., EC Competition Procedure, 1996 Oxford
    
   
   
    
     –
    
    
     Castellot, Miguel Angel Pena., “The Application of the Guidelines on Fines: An Overview”,
    
    
     Competition Policy Newsletter 2000 Number 3 October, sayfa 5
    
    
     –
    
    
     12.
    
   
   
    
     –
    
    
     Furse, Mark., “Article 15(2) of regulation 17: Fines and the Commission’s Discretion”, 2
    
    
     E.C.L.R. (1995), sayfa 110
    
    
     –
    
    
     115.
    
   
   
    
     –
    
    
     Kerse, C.S. , E.C. Antitrust Procedure, 1998, Fouth Edition, London
    
   
   
    
     –
    
    
     Richardson, Russell., “Guidance W
    
    
     ithout Guidance
    
    
     –
    
    
     A European Revolution in Fining
    
    
     Policy? The Commission’s New Guidelines on Fines”, E.C.L.R. (1999), sayfa 360
    
    
     –
    
    
     371.
    
   
   
    
     –
    
    
     Spink, Paul M., “Recent Guidance on Fining Policy”, E.C.L.R. (1999), sayfa 101
    
    
     –
    
    
     108.
    
   
   
    
     –
    
    
     Van Bael, Ivo., “Fining a la Carte: The
    
    
     Lottery of EU Competition Law”, 4 E.C.L.R.
    
    
     (1995), sayfa 237
    
    
     –
    
    
     243.
    
   
   
    
     –
    
    
     Wils, Wouter P.J., “The Commission’s New Method for Calculating Fines in Antitrust
    
    
     Cases”, E.L.Rew. (June 1998), sayfa 252
    
    
     –
    
    
     263